ABD'deki başkanlık seçimlerinin bu kez bir "fotofiniş" ile biteceği daha baştan tahmin ediliyordu. Son günlerde tüm nabız yoklamaları, Demokrat Al Gore ile Cumhuriyetçi George W. Bush arasındaki oy farkının "kıl payı" olacağını gösteriyordu.
Gerçekten oy sayımı başladıktan sonraki saatlerde, bu farkın az olması bir yana, yarışı kah Bush, kah Gore önde götürüyordu. Bizim saatle gün ağarırken Demokrat aday, California'yı "götürmek"le zafere doğru koşuyordu. Daha sonra diğer eyaletlerden ulaşan sonuçlar, Cumhuriyetçi adayı burun farkı ile öne geçiriverdi.
Ta ki, Florida'dan rakamlar gelinceye kadar. Bu eyalet artık kilit bir rol oynuyordu. Florida'yı kazanan, Beyaz Saray'daki koltuğunu garantileyebilecekti...* * *
BİZİM saatle sabah 9 sularında Florida'dan alınan sonuçlar üzerine, ABD medyası, George W. Bush'u "galip" ilan etti. "Yeni Başkan"ın Teksas'taki karargahında bayram havası eserken, Gore Tennessee'deki merkezinden, rakibini kutlamaya hazırlanıyordu.
Ta ki, "kilit eyalet"ten, aradaki oy farkının sadece birkaç yüzden ibaret olduğu, eyalet dışındaki seçmenlerin posta ile gönderdiği oyların henüz tam hesaplanmadığı haberleri gelinceye kadar...* * *
İŞTE o anda, Gore'un ekibi "bomba"yı patlattı: Florida'daki oy sayımının tekrar baştan yapılması gerekiyordu. Bu işlem bitmeden de, kimse başkan ilan edilemeyecekti...
ABD'de gece seçmenlerin çoğu yarışı Bush'un kazandığı izlenimi ile yatmaya giderken, sabah kalktıklarında gerçekte kimin başkan seçildiğinin belli olmadığı sürprizi ile karşılaştılar!..
* * *
BUNA karmaşa, fiyasko, hatta rezalet diyebilirsiniz. Dünyanın lideri sayılan ABD'de, lider seçiminin böyle acayip bir şekil almasını gayri ciddi sayabilirsiniz de...Ama bu, ABD'deki kendine özgü seçim sisteminin bir sonucu. Amerikan demokrasisi böyle kurulmuş, böyle işliyor...
ABD'deki başkanlık sistemi yürürlükte. Başkanı halk seçiyor. Hem de iki yüz yıl önce ABD'yi kuranların ("founding fathers") hazırladığı anayasaya göre...
Seçmen başkan adayı üzerindeki tercihini kullanırken, aslında oyunu direkt olarak o kişiye değil, Seçim Kurulu'na, yani "seçici delegeler"e vermiş oluyor. Bu kuruldaki toplam 538 delege, eyaletleri belirli oranlara göre temsil ediyor. Örneğin California'nın 54, New York'un 33, Teksas'ın 32, Florida'nın 25 "seçicisi" var.
Bu şu demektir: Bir adayın seçilmesi için en az 270 "seçici"nin desteğine ihtiyacı vardır.
Bu aslında bir nevi "iki dereceli" veya iki aşamalı bir seçim sistemi. 18'inci yüzyılda ABD'nin kurucuları, demokrasinin bu şekilde daha iyi işleyeceğini düşünmüşlerdi.Aslında sistem - bazı istisnai haller dışında - iyi işlemedi değil.
Ama bazen adaylardan birinin aldığı oy oranı ile "seçiciler"in sayısı (yani nihai karar) arasında bir terslik veya tezat olabiliyor. Bu kez Gore daha fazla "seçmen oyu" alabilir, ama Bush (Florida'daki duruma göre) daha fazla "seçim oyu" ile başkanlığı garantileyebilir...
* * *
ŞİMDİYE kadar Amerikalılar, bu sistemden fazla şikayetçi olmadılar. Nasıl ki, partilerin ve adayların, zengin seçmenlerden ve şirketlerden seçim kampanyası için büyük paralar toplamasını normal sayıyorlarsa...
Ama
bu seçimler, ABD demokrasisinin bu zaafını gündeme getirecek gibi görünüyor. Bazı siyasal bilimciler şimdiden bu "Amerikanvari" sistemi sorgulamaya başladılar. Hele şu seçimin sonucu kesin belli olsun da...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr