Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kuzey Afrika’da ve Ortadoğu Arap Baharı ile gelen halk hareketleri, İslam kökenli siyasi grupları giderek öne çıkarıyor ve onların belirleyici bir rol almalarına yol açıyor.
Arap dünyasındaki değişim rüzgârlarının gözleri önüne serdiği en önemli, somut sonuç bu...
Birçok ülkede siyasi İslam, yeni devrilen veya devrilmesi hedeflenen eski otoriter rejimlerin yerine en etkin alternatif olarak ortaya çıkıyor.
Bu tarihi dönüşüme sahne olan ülkelere kısaca bakalım.
Arap Baharı’nın ilk kendini gösterdiği TUNUS’ta Bin Ali rejiminin devrilmesinden sonra, demokrasiye “yumuşak geçiş”in ikinci aşamasına girildi ve geçen ay Ulusal Kurucu Meclis için yapılan seçimlerde, “En Nahda” (Uyanış) partisi birinci parti olarak çıktı. Önceki rejim, bu İslamcı partinin faaliyetini yasaklamış, liderini Raşid El Gannuşi’yi de sınır dışı etmişti. Bin Ali yönetimi devrildikten sonra El Gannuşi ülkesine döndü, parti de faaliyete geçti. En Nahda, oyların yüzde 40’ını, Meclis’in 217 sandalyesinin 90’ını kazanmayı başardı...
* * *
Arap Baharı ikinci uğrak yeri olan MISIR‘da dün Mübarek sonrası dönemin ilk seçimleri yapıldı. Elliye yakın siyasi grubun katıldığı bu seçimlerde en güçlü ve iddialı parti, Müslüman Kardeşler’in siyasi kanadını oluşturan “Özgürlük ve Adalet Partisi”dir. Bu parti seçimlerden birinci çıkacağından o kadar emin ki, Tahrir meydanındaki bazı protestocularının seçimlerin iptal edilmesi veya ertelenmesi isteğine karşı çıktı ve askeri yönetimin her seçimlerin belirlenen tarihte yapılmasına destek verdi... Zaten tüm gözlemciler bu yeni süreçte köklü bir hareket olan Müslüman Kardeşler’in (dolayısıyla ÖAP’nin) galip çıkacağı konusunda hem fikir...
* * *
Arap Baharı ile rejim değişikliğine uğrayan üçüncü ülke LİBYA, yeni bir sürece giriyor. “Ulusal Geçiş Konseyi” yeni hükümeti atadı. Şimdi önümüzdeki haziranda yapılacak seçimler için hazırlıklar yapılıyor. Bu arada Müslüman Kardeşler’in önde gelen isimlerinden Ali Salabi’nin başkanlığında “Ulusal Özgürlük, Adalet ve Kalkınma Birliği” diye bir parti kuruluyor.
Bu arada “Ulusal Geçiş Konseyi” başkanı Mustafa Abdülcelil’in Libya’nın bundan sonra şeriatla yönetileceğini, ancak bunun “ılımlı bir İslam” olacağını söylememesi ilginçtir...
Arap Baharı ile köklü bir rejim değişikliğine gitmeden daha demokratik bir sürecin başlamasına sahne olan bir ülke de FAS... Bu ülkede Kral 6. Muhammed, geçen şubatta halk hareketi başladığında vakit kaybetmeden bir reform programı ilan etti ve deyiş yerinde ise “tepeden inme değişim” sinyalini verdi. Kral Anayasayı değiştirdi ve referanduma sundu. İşte bu çerçevede geçen cuma, Fas’ta parlamento seçimleri yapıldı. İslam kökenli “Adalet ve Kalkınma Partisi” 395 sandalyenin 107’sini kazanıp birinci parti olarak öne çıktı.
Bu durumda Kral, yeni hükümeti kurma görevini AKP liderine verecek, o da herhalde bir koalisyon kurarak iktidarını sürdürecek...
* * *
Rejim değişikliğinin -er veya geç- gerçekleşeceği diğer ülkelerde de İslami grupların oldukça güçlü olduğu biliniyor. SURİYE de bunlardan biridir.
Suriye’deki muhalifler arasında farklı eğilimli gruplar var; ama bunlar bölük pörçük. İslamcılar ise daha birleşik ve etkin...
Analistler Esad yönetiminin devrilmesinden sonra Suriye’de de İslamcıların hissedilir bir varlık gösterecekleri kanısındalar...
Peki, Arap dünyasındaki değişimde, siyasi İslam’ın bu kadar etkin bir yer almasının sebepleri nedir? Bu yeni trend, bölgedeki güç dengelerini nasıl etkileyecek?
Yarın bu soruları yanıtlamaya çalışacağız.