Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye krizi Arap Birliği’ni uluslararası platformda önemli bir aktör olarak öne çıkardı.
İki hafta önce Suriye’de şiddetin durması için bir barış planı sunan ve bu şartların yerine getirilmemesi üzerine Suriye’nin üyeliğini askıya almaya karar veren Arap Birliği, bu hafta yeni adımlar atmaya hazırlanıyor.
Birliğin dışişleri bakanları yarın Fas’ta toplanarak Beşar Esad’a verilen sürenin dolmasından sonra, Suriye’ye karşı uygulanacak yaptırımları görüşecekler. Bakanlar ayrıca, Suriyeli muhalefet liderleriyle de toplanacak ve onlarla ortak stratejiler belirlemeye çalışacaklar. Bu arada Türk-Arap İş Konseyi toplantısı vesilesiyle Fas’a gidecek olan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Arap Birliği mevkidaşlarıyla Suriye konusunda bundan sonra atılacak adımları görüşecek...
Dün de belirttiğimiz gibi, Esad’ın etrafındaki kıskacın daralmasında, Arap Birliği’nin son sergilediği tutumun büyük payı var. Birlik bu inisiyatifi ile Şam diktatörünü izole eden ve ağır baskı altında tutan yeni bir uluslararası hareketin öncülüğünü üstlenmiş oluyor.
Bunun Suriye’deki gidişatı etkileyeceği muhakkak. Fakat Arap Birliği’nin bu olayda aldığı tavır, bir başka açıdan da önemli: Bu tutum Arap Baharı rüzgârlarının artık Arap Birliği’ni de etkisi altına almakta olduğunu gösteriyor ki, bu da Arap dünyası için hatırı sayılır bir değişimdir.
* * *
Arap Birliği’nin 66 yıllık tarihinde pek aktif ve etkili olduğu söylenemez. Aksine, zaman zaman örgüt içinde ciddi bölünmeler olmuş, bölgesel meselelerde de fazla söz sahibi olamamıştır.
İlginçtir, Arap Birliği’nin uluslararası sahnede bir varlık göstermesi Arap Baharı sayesinde mümkün olmuştur. Birlik ilk kez geçen mart ayında Libya’daki halk ayaklanması üzerine harekete geçmiş, Kaddafi’ye karşı tavır almış ve BM Güvenlik Konseyi’nin müdahalesine yol açan kararın çıkmasında rol oynamıştı.
Şimdi de Arap Birliği Suriye meselesinde devrede. Bu kez Birlik, Şam diktatörüne karşı açık bir tavır sergiliyor ve hatta ona karşı bir dizi yaptırım uygulayacağı uyarısında bulunuyor.
22 üyeli Arap Birliği içinde bu kararı onaylayan 18 üyenin 3’ü Arap Baharı sayesinde diktatörleri devirmiş olan ülkeler: Tunus, Mısır ve Libya... Bu ülkelerin Suriye için benzer bir rejim değişikliği istemeleri doğal. Ama açıkçası, bu tutumu paylaşan diğer üye ülkelerin önemli bir kısmı hâlâ diktatörlerin veya baskı rejimlerinin yönetiminde. Hatta bazısı sokak gösterilerine ve çatışmalara sahne oluyor. Örneğin Yemen’de ve Bahreyn’de bu tür hareketler şiddetle bastırılıyor...
* * *
İronik görünse de, bir ara “diktatörler kulübü” diye adlandırılan Arap Birliği’nin topluca dikta rejimlerine karşı cephe alması ve demokrasi isteyen halklardan yana bir tavır göstermesi, çok ilginç bir gelişme...
Arap Birliği’nin son çıkışı Suriye konusunda bölgede ve dünyada, yeni bir cepheleşmeye gidildiğini gösteriyor.
Suriye’de rejim değişikliğini savunanların safında şimdi Arap dünyası, ABD, AB ve genelde Batılılar yer alıyor. Buna karşılık Esad’dan yana tavrını sürdürenlerin başında İran var. Rusya ve Çin de statükocu bir tutum içindeler.
Esad’ın devrilmesi halinde (ki bu olasılık giderek güçleniyor) özellikle İran’ın ve de Rusya’nın, ne duruma düşeceğini tahmin etmek zor değil.
Sonuçta halktan yana olanlar, yani tarihin doğru tarafında duranlar, kazançlı çıkacaktır.