DÜNYA nihayet uyanmaya başlıyor ve Gazze’deki insanlık dramına son vermek için “acil bir ateşkes” sağlanması gerektiğini kabul ediyor.
İsrail’in hava saldırılarına seyirci kalan uluslararası camia -ve özellikle büyük güçler- şimdi savaşın kara harekâtıyla daha da şiddetlendiği bir sırada nihayet harekete geçiyor. Diplomasi çarkı daha yeni dönmeye başlıyor...
İşte bir AB heyetinin ardından, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy devrede.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın dışında, bu kriz patlak verdikten hemen sonra bölgeye gidip çözüm arayan bir liderin çıkmamış olması düşündürücü...
Haydi ABD, bilinen nedenlerle, yerinden kıpırdamadı. Peki, Rusya, Çin neredeydi? Birleşmiş Milletler bu işi doğru dürüst neden eline almadı? Arap Birliği, İslam Konferansı Örgütü niçin pratik bir çözüm getiremedi?
Şu anda dahi, tek tük birkaç kişisel girişimin dışında, geniş kapsamlı bir hareket yok.,
Oysa Gazze’deki trajediyi derhal durduracak enerjik bir müdahaleye şiddetle ihtiyaç var.
Esas amaç ne?
TEORİK olarak, ateşkesin sağlanması zor olmamalı. Örneğin, BM Güvenlik Konseyi’nin bir kararıyla, eşzamanlı olarak İsrail’in tüm operasyonlarını, Hamas’ın da roket atışlarını kesmesi, bu arada Gazze’deki sınır kapılarının açılması ve özellikle insani yardımların ivedilikle ulaştırılması, bütün bu kararların da fiilen uygulanışını yerinde denetleyecek bir mekanizmanın -hatta uluslararası bir gücün- oluşturulması en doğru yol...
Teorik olarak mantıklı görünen bu çözüm şeklinin pratikte gerçekleşmesi şu anda çok zor görünüyor.
Açıkçası, İsrail’in hele giriştiği kara harekâtından sonra acil bir ateşkesi kabul etmeye niyeti yok. Zaten İsrail yetkilileri, güttükleri hedefe ulaşmadan saldırıları kesmeyeceklerini açıkça söylüyorlar.
Bu amacın ne olduğu ise pek net değil. Hedef sadece Hamas’ın askeri gücünü ve altyapısını kırmak mı, yoksa bunun ötesinde, Hamas’ı tamamen saf dışı etmek, hatta siyasi varlığına da son vermek mi?
Eğer amaç ikinci şık ise, İsrail uzun bir savaşı (ve belki de uzun süreli bir işgali) göze almış demektir. Bu ise, sadece İsrail için değil, bölge için de büyük riskler taşıyan bir yoldur.
Saldırılar devam ettikçe ve gerginlikler arttıkça, bunun yaratacağı siyasal komplikasyonlar, bölgenin dengelerini de altüst edecektir.
Kim ikna edecek?
İSRAİL’in bütün askeri üstünlüğüne rağmen, Hamas’ın askeri gücünü kırsa dahi, bu örgütü ve yönetimi saf dışı etmesi olasılığı zayıftır. Son gelişmeler de gösteriyor ki, Gazzeliler İsrail’e karşı nefrette ve direnişte birleşiyorlar. Beğenilsin veya beğenilmesin, Hamas yönetimi bugün geniş bir desteğe sahip ve bunun silah zoruyla değişmesi pek mümkün değil.
Bu arada son gelişmeler karşısında Hamas dünyanın gözünde de artık meşrulaşmış görünüyor. Ateşkes için devreye giren ülkeler, onunla direkt veya dolaylı olarak temas kurmaya ve onu ikna etmeye çalışıyorlar.
Kuşkusuz bu noktaya geldikten sonra, Hamas’tan beklenen şey de, Gazze halkının daha fazla acı çekmesini önleyecek davranışlarda bulunması, ateşkes için kendi payına düşeni yapmayı kabul etmesidir...
Nihayet şunu da belirtmek gerekir: Gazze’de ateşkesi sağlamak, ancak taraflara söz geçirebilecek ülkelerin ve kurumların ortak girişimleriyle mümkün olabilir. Bu kolektif çabada Türkiye, İsrail ve Hamas’ı ikna edecek etkinlikteki ülkelerle sıkı işbirliği yapmak suretiyle yararlı bir rol oynayabilir.