Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami Kohen


GELİŞMELERİ altalta dizdiğimizde, umut verici bir tablo ortaya çıkıyor. Gerek Ankara'dan, gerekse Atina'dan son haftalarda gelen sinyallere bakarsak, Türk - Yunan ilişkilerinde sanki bir yumuşamaya gidiliyor gibi bir hava var.
Buna bahar havası demek için zaman henüz erken. Ama doğrusu bir yıl önce, Kardak krizini izleyen dönem ile bugünkü durumu karşılaştırdığımızda, hatırı sayılır bir düzelmenin oluştuğunu farkedebiliriz.
Bu hava, bir dizi olayın sonucu.
* Yunan Başbakanı Simitis, Türkiye'ye zeytin dalını uzatıyor. Basına demeçlerinde "dostluk, barış ve işbirliği"nin gereğini savunuyor...
* Simitis ve hatta Dışişleri Bakanı Pangalos Türkiye'nin AB üyeliği konusunda başkaları münasebetsiz laflar ederken, Türkiye'nin yerini Avrupa olduğunu vurguluyor...
* Pangalos 9 Haziran'da Selanik'te yapılacak Balkan Dışişleri Bakanları toplantısına katılması için Tansu Çiller'e "sıcak" bir mesaj gönderiyor. Kendisinin 30 Nisan'da İstanbul'da Karadeniz İşbirliği Konferansı'na katılacağını bildiriyor.
* Yunan hükümeti, Türkiye ve Yunanistan'ın önde gelen 4 - 5 "akil adamı"nın bir araya gelip iki ülke arasındaki sorunları ele almalarını öneriyor...
* Türk ve Yunan Genelkurmay Başkanlarının bu ayın sonunda Brüksel'de buluşmaları hazırlığı yapılıyor...
* Yunanistan, BAB'ta Türkiye'ye karşı uyguladığı "veto"yu kaldırıyor...
* Türkiye de bu arada olumlu mesajlar veriyor: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı, Yunanistan'ın milli gününde Ankara'daki Yunan elçiliğine giderek, iki ülke liderlerinin artık aralarındaki meseleleri halletme cesaretini göstermeleri çağrısında bulunuyor. Bu, Atina'yı cesaretlendiriyor. Askerlerin yumuşama sürecinde itici güç rolünü oynamaya başladığı görülüyor...
* Meclis Başkanı Kalemli'nin Atina'daki temasları, iki ülke arasında "güven artırıcı önlemler"in alınması yolunu açıyor. Bu arada işadamları ve sivil kuruluşlar da, buna katkıda bulunuyor...
* * *
LİSTEYİ daha uzatmadan durumu şöyle özetleyebiliriz: İki tarafta da, anlaşmazlıkları çözmek ve bir güven havası yaratmak için, şimdi daha güçlü bir arzunun ve niyetin olduğu görülüyor. Bu önemli bir gelişmedir.
Ancak Türk - Yunan ilişkilerinin yakın geçmişinde de, böyle inişli çıkışlı dönemler çok olmuştur. Her krizden sonra, bir bahar havası esmiştir. Bu kez acaba daha farklı olacak, yani bu hava devam edebilecek mi?
Bunu kestirmek çok güç. Unutmamalı ki, henüz bu aşamada sadece güzel laflar ediliyor, sıcak mesajlar veriliyor. Ama aslında, politikalarda çeşitli sorunlar karşısındaki resmi tutumda, bir değişiklik yok. Bu, açıkçası her iki taraf için de doğrudur.
Gerçek bir ilerlemeden bahsedebilmek için, Atina'nın ve Ankara'nın, Ege'yi kapsayan çeşitli anlaşmazlıklar üzerinde kapsamlı bir diyalog kurdukları ve uzlaşma yönünde ciddi adımlar attıkları günü beklemek gerek.
Halen bundan epey uzaktayız. Sadece yeni yeni oluşmakta olan bir yumuşama sürecinin başındayız...
* * *
BU süreci, mümkün olduğu kadar her düzeydeki karşılıklı temaslarla hızlandırmak lazım.
Malta'da, Brüksel'de, İstanbul'da, Selanik'te, Türk - Yunan buluşmaları, gerçek bir diyaloğun yolunu açabilir.
Atina'nın şimdiye kadar birçok sorunları kapsayan bu diyaloğa - bunlar "müzakere edilmez" gerekçesi ile - karşı çıktığı biliniyor. Simitis'in son beyanları ve mesajları, Yunanistan'ın bu konuda daha esnek bir tavır alabileceği izlenimini veriyor. Eğer söylendiği gibi Atina tüm meseleleri içeren bir "katalog" ile bir "diyalog"a razı olacaksa, "akil adamlar" uzlaşma kapılarını açabilirler.
Tabii bu da bir günden öbürüne olacak iş değil. Belki de sonunda beklenenler gerçekleşmeyebilir. Ama bugün için önemli olan, yeni bir havanın oluşmaya başlamasıdır. Bu da hiç olmazsa umut veriyor.