Sami Kohen
TÜRK - Yunan ilişkilerinde son günlerde görülen yumuşama, gerçek mi, aldatıcı mı?
Yunanistan'ın verdiği sinyaller samimi mi, yoksa bir manevra mıdır?
Bu aşamada her iki yönde düşünmek mümkün. Nitekim Ankara'da ve Atina'da, iki tarafın jestlerini iyi niyetli bir tavır değişikliği olarak görenler olduğu gibi, bunu "tribünlere" yönelik taktik bir gösteri sayanlar da var.
Ankara'da Türk yetkililer, şu anda birinci olasılığı gerçek olarak kabul etmenin saflık olacağını, bunun Atina'nın politikasında bir değişiklik anlamına geldiğine inanmak için, "güzel sözlerin ve jestlerin" ardından "uygulamaları" beklemek gerektiğini söylüyorlar.
Tabii aynı şey, Yunanlılar için de söz konusudur. Yıllardan beri süregelen kuşku ve güvensizlik arasında, tepkilerin böyle olmasını, doğal karşılamak lazım.
* * *
YENİ bir durum karşısındayız. Dün listesini verdiğimiz karşılıklı jestler, havayı yumuşatmıştır.
Ancak şu anda bir "süreç"ten (hele bir "müzakere süreci"nden) söz etmek için zaman çok erken. Şimdiki oluşumlar olsa olsa, ilk ciddi temaslar için yolu açıyor.
Bu kritik noktada, gelişmelerin önyargısız, akılcı bir şekilde değerlendirilmesi çok önemli. Saflık derecesinde aşırı bir iyimserlik kadar, olup bitenleri, hep karşı tarafın bir oyunu olarak gören şüphecilik de zararlıdır.
Bugün Türk - Yunan ilişkilerinin düzeltilmesi ve bir uzlaşma ortamının yaratılması yönünde, bir şans mevcuttur. Aceleci yargılarla bu fırsat kaçırılmamalı...
* * *
DOĞRU teşhisi koymanın yolu, bu yumuşama havasına yol açan nedenleri incelemektir.
Yunanistan'ın şimdi değişik bir tavır sergilemesinin nedenlerini şöyle özetleyebiliriz:
* Liderlik faktörü: Başbakan Simitis'in düşünce tarzı, önemli bir etken oluşturuyor. Simitis, selefi Papandreu'dan farklı olarak, Türkiye ile ilişkilerin düzelmesini zorunlu sayıyor. Onun başdanışmanı Prof. Rozakis'in yapıcı tavsiyeleri de ona ilham - ve cesaret - veriyor. Simitis ucuz popülizm yerine, gerçekçi bir politika izlemenin ve Türkiye ile sorunların halledilip dostluğun kurulmasının Yunanistan için çok daha yararlı olacağına inanıyor.
* Siyasal faktör: Yunanistan, Türkiye ile ilişkilerini düzeltmesi için ABD'nin ve AB'nin baskıları ile karşılaşıyor. Türkiye'ye karşı politikası yüzünden zaman zaman AB içinde sıkışıyor, yalnızlığa itiliyor. Atina, Türkiye'nin AB'den dışlanması halinde, başka yollara sapabileceği ve kendisi için daha tehlikeli hale gelebileceği endişesini taşıyor.
* Ekonomik faktör: Simitis, Yunan ekonomisini hızla AB düzeyine çıkarmak istiyor. Bunun için savaş değil, barış ekonomisine yönelmek ve askeri harcamaları kısmak gerektiğini biliyor. Bunun da yolu, Türkiye ile uzlaşmaktır...
* * *
TÜRKİYE'nin de Yunanistan'a karşı tutumunu yumuşatmasında, benzer faktörler rol oynuyor.
Gerçi Türkiye'de bugün böyle bir politikanın başını çekecek güçlü bir hükümet veya lider yok. Bu politikayı, Dışişleri Bakanlığı'nın yanı sıra şimdi Türk askeri liderleri (Karadayı ve Bir gibi) yürütüyor... Ama ABD ve AB'yi içeren siyasal faktör, ayrıca ekonomik mülahazalar Türkiye için de geçerlidir... Kaldı ki, Türkiye, Atina ile diyaloğu hep savunmuştur. Geçen yıl Mesut Yılmaz'ın başbakan iken sunduğu öneriler de bunun bir örneğidir.
Şimdi Yunanistan'ın bu noktaya gelmekte olduğu görülüyor. Henüz içerikli ve somut bir değişiklik veya ilerleme görmek mümkün değil.
Esas niyetler de henüz belli değil. Bunun netleşmesi için beklemek ve bu arada yeni trend'i teşvik etmek gerek...