Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


APO olayının Türk dış politikasında etkisini en çok hissettireceği alanlardan biri - Yunanistan'dan hemen sonra - Avrupa ile ilişkiler olacak gibi görünüyor.
Ankara, Yunanistan'ın "PKK ilintisi"ni bütün çıplaklığı ile ortaya çıkardıktan sonra, Atina'ya karşı tutumunu sertleştirmiş, Simitis yönetiminin politikasını değiştirmemesi halinde "öz savunması"nın gerektirdiği önlemleri alacağı uyarısında bulunmuştur.
Bu yeni durumun Türkiye ile Yunanistan arasında ciddi bir krize yol açıp açmayacağı, önümüzdeki günlerde daha net belli olacak. Ankara'nın beklentisi, Avrupalı dostların, aynı zamanda AB içinde "ortak"ları olan Yunanistan'a "doğru yolu" göstermesidir.
Türk Dışişleri Bakanlığı'nın dünkü açıklamasında, AB'nin Yunanistan'dan, PKK'ya verdiği destekle ilgili "hesap sorması" isteniyor ve aksi halde, AB'nin inandırıcılığının büyük yara alacağı belirtiliyor.
Bu açıklamadan da anlaşıldığı gibi, Türkiye, AB'nin Yunanistan'ın PKK ile suç ortaklığı konusunda "suskun" kalmasından, buna karşılık Türk yargı sistemine "müdahale" etmesinden rahatsızdır. Verilen mesaj, bu davranışın, Türkiye - AB ilişkilerine de olumsuz yansıyacağıdır...
* * *
ÖCALAN'ın yakalanıp Türkiye'ye getirilmesi olayının, daha baştan Avrupa'da yol açtığı tepkiler doğrusu Türk kamuoyunu şaşırtmıştır.
Avrupalı politikacıların bir kısmı ve genelde Avrupa basını, Apo'nun terörist yönünü görmezlikten gelerek, ona sempati ile bakmış ve adeta onun savunuculuğunu üstlenmiştir. Avrupalılar daha çok kendi topraklarında PKK'lıların gösterileri ile ilgilenmişler ve bunu da "Kürt davası" ile irtibatlandırmışlardır. Bu yetmezmiş gibi, Avrupa adeta tek ağızdan, Apo'yu yargılayacak Türk adalet sistemine karşı bir kampanya açmış, "adil bir yargılama", "yabancı gözlemci" gönderme gibi konularda birtakım taleplerde bulunmuştur. Ayrıca, Kürt sorununa "siyasal çözüm" bulunmasını da istemiştir...
Önceki gün AB Dışişleri Bakanları Konseyi'nin yayımladığı bildirideki ifadeler bu tavrı resmen ortaya koymuştur. Bu bildiride PKK'nın lafı dahi edilmemiş, sadece genel olarak terörizm kınanmıştır. Yunanistan'ın terörizme verdiği destekten ise hiç söz edilmemiştir. Buna karşılık, Öcalan'ın nasıl yargılanması gerektiği konusundaki tavsiyelere yer verilmiş, "siyasi çözüm ve uzlaşma" üzerinde de durulmuştur.
AB'nin "resmi" tavrının farklı olacağını bekleyen Ankara, bu nedenle Avrupalı dostlara karşı da ses tonunu yükseltmiştir...
* * *
SON günlerde Başbakan Ecevit başta olmak üzene birçok Türk yetkilisi, Apo'nun yargılanmasının "şeffaf ve adil" biçimde yapılacağını, "gözlemci" değil, ama izleyici olarak yabancıların da mahkeme salonunda yer alabileceğini söylemiş, "Türkiye'nin egemenlik hakkına gölge düşürecek "dış müdahalelere" izin verilmeyeceğini bildirmiştir.
Buna rağmen Batı'da bu konuda güvensizliğin - ve de ön yargıların - devam ettiği görülüyor. Avrupalı dostları her nedense bu konuda ikna etmek mümkün olmuyor.
Aslında son günlerde açıkça görüldüğü gibi, Türk hukuk sisteminin Avrupa'daki sistemle uyumlu şekle sokulması gereği, birçok ünlü hukukçularımız tarafından da belirtiliyor. Ne var ki bu politikacıların (Meclisin) sorumluluğudur ve şimdiki seçim kampanyası sırasında bunun gerçekleşmesi olanaksız görünüyor.
Sonuç olarak, Apo'nun ele geçirilmesi olayından sonraki gelişmeler, Türkiye ile Avrupa arasında yeni anlaşmazlıklara yol açıyor. Korkarız ki, yargılama sırasında bu sürtüşmeler daha da artacak ve Türkiye - AB ilişkilerine olumsuz şekilde yansıyacaktır...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr