Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



BİR bu eksikti! Türkiye'nin dış politikada başı zaten Irak, Kıbrıs, ABD ile ilişkiler gibi sorunlarla dertte iken, şimdi gene yanı başında - bu kez Azerbaycan'da - kafa yormasını gerektirecek bir durum ortaya çıktı.
Oysa Türkiye'nin doğu sınırındaki Kafkasya son zamanlarda nispeten sakindi ve Türk diplomasisi de bu bölgede "vaziyete hakimdi". Özellikle Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in Türkiye'ye verdiği birinci derecede önem sayesinde, Ankara'nın Bakü ile ilişkileri, "stratejik işbirliği"ni de içeren bir "kardeşlik ekseni" oluşturmuştu.
Ne yazık ki Haydar Aliyev şimdi ağır hasta ve açıkçası artık devlet fonksiyonlarına dönmesi şansı da yok. Bu bağlamda oğlu İlham'ı başbakan olarak ataması, "ikinci Aliyev dönemi"ne geçişin ilk aşaması sayılıyor.
***
TÜRKİYE açısından önemli olan, kuşkusuz Azerbaycan'ın bu geçişi sarsıntısız gerçekleştirmesi ve Haydar Aliyev'in sağladığı istikrarı ve siyasal - ekonomik gelişme hızını sürdürebilmesidir.
Bunun tersi, yani komşu ülkede siyasal bir boşluğun ortaya çıkması ve bunun çeşitli iç ve dış güçlerin manipülasyonu ile bir kargaşa ortamı yaratması, Ankara'nın kesinlikle arzulamadığı bir gelişmedir.
Türkiye'nin, Azeri ulusu ile paylaştığı tarih, kültür, din ve bilumum ortak değerlerin yanı sıra, hayati bir önem taşıyan jeostratejik ve ekonomik çıkarları vardır. Azerbaycan Türk dış politikasının Kafkasya'da bir mihenk taşı, hatta oradan öte, Orta Asya açılımının da kapısıdır. Haydar Aliyev'in de faal rolü ile gerçekleşme yoluna giren Bakü - Tiflis - Ceyhan petrol boru hattının Türkiye'nin ekonomik ve stratejik çıkarları açısından taşıdığı önem ise herkesçe biliniyor...
Bu bakımdan Azerbaycan'da iktidar değişikliğinin - 15 Ekim için planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri ile - olaysız, sakin bir ortamda gerçekleşmesi ve yeni yönetimin özellikle Türkiye konusunda aynı politikayı aynı duygu ve düşüncelerle sürdürmesi, büyük önem taşıyor.
Ankara'nın umudu, İlham Aliyev dahil - seçimleri kim kazanırsa kazansın - yeni liderin Bakü'nün bu temel tutumunu koruyacağı şeklindedir.
***
AZERBAYCAN'daki yeni durum Türkiye'nin hele bu geçiş sürecinde çok dikkatli olmasını gerektiriyor.
Ankara'nın komşu ülkede öncelikle istikrarın devamını arzulaması doğal. Yukarıda belirttiğimiz gibi Türk diplomasisinin başında zaten bir hayli dert var. Şimdi Kafkasya "cephesi"nde yeni bir sorunla karşılaşmak istemez.
Ancak Türkiye'nin istikrar kadar demokrasiye de önem vermesi doğal. Diğer bir deyişle bölgesi ve Türk dünyası için bir "model" olmak ve bir "bölgesel güç" rolünü oynamak isteyen Türkiye'nin böyle hallerde - hele Azerbaycan gibi kardeş bir ülkede - demokratik değerlerin ve normların yerine getirilmesine yardımcı olması gerekir. Ankara'nın bunu yaparken iktidar ve muhalefetle eşit mesafede davranması da çok önemli.
Eğer Azerbaycan'da cumhurbaşkanlığı seçimleri, zamanında ve dürüst biçimde yapılacaksa, sandıktan nasıl bir sonuç çıkacağını şimdiden kestirmek olanaksız. Ama Türkiye, yeni yönetimle aynı değerler içinde, "özel ilişkileri"ni sürdürmek istediği mesajını, şimdiden vermelidir...