Makedonya Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov, önceki gün Üsküp'te Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yanında gazetecilere, ülkesinin Kosovalı mülteci akını karşısındaki çaresizliğini anlatırken, "Türkiye'den bu sorunu NATO'ya, AB'ye götürmesini, Batı'nın sığınmacıların bir kısmını alması ve borçlarımızı silmesi ya da ertelemesi için bize yardımcı olmasını istedik" diye konuştu...
Arnavutluk Cumhurbaşkanı Recep Meydani de, Tiran'da Demirel ile görüşmelerin ardından yaptığı basın toplantısında, mülteciler sorununun fakir ülkesine yüklediği büyük sorumluluğu dile getirirken, Balkanlar'da "Marshal Yardımı" türünden bir programın uygulanması çağrısında bulundu ve bu yönde Türkiye'nin desteğini istedi...
Şu anda tüm dünyanın gözleri Kosova krizinin iki önemli odak noktası olan Üsküp ve Tiran üzerinde. Ve bu iki merkezden dünyaya seslenmek isteyen liderler, bu mesajın adresine ulaşması için, Türkiye'nin aracılığını ve desteğini istiyorlar. Ayrıca Türkiye'nin bu iki ülkedeki mültecilere yaptığı acil yardımı ve kendi hükümetlerine verdiği desteği, yüksek sesle örnek olarak gösteriyorlar...
Demirel'in pazar günkü "Balkan çıkarması"nın gözler önüne serdiği manzaralardan biri de bu idi: Dostluğu kadar, rolü ve etkinliğine önem verilen, güven ve saygı duyulan bir Türkiye...
* * *
DAHA önceki bir Balkan gezisinde, buradaki insanların Türkiye'den istekleri ve beklentileri karşısında, "kendimizi Avrupa'da savaş sonrasındaki Sam Amca gibi hissettiğimizi" yazmıştım...
Bu kez de benzer duygularımız oldu. Kosovalı mültecilerin yanı sıra, Arnavut ve Makedon yöneticileri de Türkiye'nin maddi - manevi, direkt veya dolaylı yardımlarını bekliyor.
"Baba"nın gezesi, Türkiye'nin bu konudaki "insancıl davranış"ını açıkça ortaya koydu. Arnavutluk'ta ve Makedonya'da her biri 10 bin kişi alacak iki kamp... Kızılay'ın yerine ulaşan ilk yardımları... Türkiye'ye nakli başlayan ve sonunda 20 bini bulacak olan mülteci nakli...
Ve "Baba"nın bu ziyaret sırasındaki anlamlı bir jesti: Gligorov'a ve Meydani'ye ayrı ayrı verilen (hem de nakit olarak) yüz bin dolar...
Üsküplü Türk kökenli bir meslektaşın dediği gibi, "başka hangi ülke böyle bonkör davranıyor ki?.."
* * *
İŞ sadece bonkörlükle de kalmıyor. Demirel'in bu gezisi, Türkiye'nin "bölgesel güç" olarak rolünü ortaya koymuş bulunuyor. Makedonların ve Arnavutların Batı'ya çağrılarını iletmek ve müttefikleri harekete geçirmek, Türkiye'ye düşüyor. Görüşmelerden sonra Demirel uçakta gazetecilerle sohbetinde, bundan duyduğu mutluluğu belirtiyor ve "hemen yarın bu konuları Dışişleri'ne bildireceğim... İcabı yapılacaktır" diyor.
Sohbet sırasında bir gazetecinin "Türkiye'nin Balkan politikası var mı?" şeklindeki sorusu, Demirel'in garibine gidiyor. "Bütün bu yapılanlar, bir politika değil mi?" şeklinde bir yanıt veriyor. Cumhurbaşkanı zaman zaman, Türkiye'nin Ortadoğu veya Kafkasya politikasının bulunmadığı yönünde eleştiriler yapıldığını anımsatıyor ve aslında Türkiye'nin içinde bulunduğu bütün bu bölgelerde yapıcı politikalarının bulunduğunu belirtiyor.
En azından şu son Balkan gezisi, bunun bir belirtisi...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025