EL Halil konusunda İsrail ile Filistin arasında prensipte varılan - ve önümüzdeki saatlerde imzalanması beklenen - anlaşma, özellikle önceki gün çılgın bir İsrail askerinin Filistinlilere gelişigüzel ateş açması olayının yarattığı gerginlikten sonra, yüreklere su serpmiş bulunuyor.
Bu mutabakat, birkaç aydır adeta ölüm döşeğinde bulunan Ortadoğu barış sürecinin yeniden hayata dönebileceği umudunu veriyor.
"El Halil sorunu" haftalardanberi İsrail - Filistin barış sürecinde en önemli engel olarak duruyordu. Mesele sadece 100 bin Filistinlinin - ve sadece 400 İsrailli yerleşimcinin - yaşadığı bu tarihi kentin geleceğinden ibaret değildir. El Halil'in siyasal statüsü konusundaki uyuşmazlık temelde 1993'te Oslo'da varılan anlaşmanın, diğer bir deyişle "Oslo ruhu"nun devam edip etmeyeceğini belirleyen bir kıstas olmuştu. Daha açık bir ifade ile, esas konu şu idi: Netanyahu yönetimi, Oslo'da temeli atılan barış sürecine - anlaşmada öngörülen yükümlülükleri yerine getirerek - bağlı kalmak istiyor mu, istemiyor mu? El Halil, İsrail Başbakanı'nın niyetlerini ortaya koyacak bir sınavdı...
Netanyahu'nun başta El Halil konusunda aldığı katı tavır, Oslo sürecine hiç de sıcak bakmadığı ve seçim kampanyası sırasında sergilediği uzlaşmazlığını sürdüreceği izlenimini vermişti. Netanyahu ile birlikte, "Likud" partisi ileri gelenlerinin, aşırı dinci ve milliyetçi kesimin tutumu da, barış sürecinin El Halil'de tıkandığı noktanın ilerisine gitmeyeceği kaygısını yaratmıştı.
Yılbaşı günü El Halil'de meydana gelen kanlı olaya rağmen, kentin geleceğini belirleyen anlaşmanın gerçekleşmesi, sonunda sağduyunun hakim olduğunu gösterdi ve barış sürecinin geleceği konusunda yeni umutlar yarattı...
* * *
ANLAŞMA İsrail'in - kutsal bölge dışında - El Halil kentinden çekilmesini ve yerel yönetimi Filistinlilere devretmesini öngörüyor. Böylece İsrail, Batı Şeria'daki tüm kentleri, Arafat yönetiminin denetimine bırakmış oluyor.
Netanyahu'yu bu konuda nispeten daha esnek davranmaya iten nedenler ne olursa olsun (kuşkusuz bu nedenlerin başında ABD'nin son zamanlarda baskılarını yoğunlaştırması geliyor), bu yeni tutum Likud liderinin "değişebileceği" umudunu veriyor.
Ne var ki, Netanyahu - ve barış süreci - için asıl zorluk şimdi başlıyor.
Kısa vadede mesele, El Halil üzerindeki anlaşmanın yaşama geçirilip geçirilemeyeceğidir. Daha uzun vadede sorun, barış sürecinin bundan sonraki aşamalarına (ki bunun içinde tüm Gazze - Batı Şeria bölgesinin ve Kudüs'ün geleceği de yer alıyor) geçilip geçilemeyeceğidir.
Kısa vadede en büyük tehlike, "uçlar"dan geliyor. İsrail cephesinde bu "uç", zaman zaman şiddete başvurmaktan çekinmeyen köktendinci ve aşırı milliyetçi unsurlardır. Eski Başbakan Rabin'i öldüren Yigal Amir, önceki gün de El Halil'de Filistinlilere ateş açan Noam Friedman, bu kesimden gelen fanatiklerdir. El Halil ve Batı Şeria'nın diğer bölgelerinde yaşayan az sayıdaki İsrailli yerleşimciler gibi, Netanyahu'nun koalisyon hükümetinde yer alan Sharon, Begin, Eytan gibi radikal politikacılar da, Batı Şeria'yı "İsrail vatanı"nın bir parçası saymakta ve Filistinlilere en ufak bir toprak ödününün verilmesine şiddetle karşı çıkmaktadır.
* * *
SERTLİK yanlısı olarak bilinen Netanyahu, İsrail toplumunun bu kesiminin desteğiyle (ve kıl payı oy farkı ile) iktidara gelmiştir. Şimdi ise bu kesim ve özellikle militan unsurlar, Netanyahu'nun davaya ihanet ettiğini öne sürerek ona karşı tavır alıyorlar!
Bu bakımdan, Netanyahu'nun durumu, Arafat'ınkinden pek farklı değil. Filistin lideri de, İsrail ile anlaştığı için, kendi toplumunun "uç" kesiminin (bu arada "Hamas" ve "Hizbullah" gibi örgütlerin) sert tepkilerine hedef oluyor.
Gerek İsrailli, gerekse Filistinli militanlar, şiddete de başvurarak uzlaşmayı ve barış sürecini engellemeye çalışıyorlar. Bu bakımdan iki "tarafın uçları" arasında da fazla bir fark yoktur.
Şimdi bu unsurlar, El Halil anlaşmasını da gerekçe olarak kullanarak bu süreci baltalamaya çalışacaklardır.
Netanyahu ve Arafat, bu ortak tehdit karşısında, kararlı davranmak, bu tür eylemlerden etkilenmeden yollarına devam etmek ve birbirlerine daha da yakınlaşmak zorundadır.
"Oslo ruhu"nun amacına ulaşması, buna bağlıdır.