Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



HÜKÜMETİ - ve kamuoyunu - haftalardır meşgul eden "Irak'a asker gönderelim mi, göndermeyelim mi?" konusu, "böyle bir karar için aceleye gerek var mı, yok mu?" sorusuna verilen yanıt ile, şimdilik beklemeye alınmış görünüyor.
Yanıt, asker göndermek ile ilgili karar için, aceleye gerek olmadığıdır.
Hükümeti böyle bir sonuca varmaya iten çeşitli nedenler var. Bir kere asker talebinde bulunan ABD'den bu yönde bir baskı veya dayatma yok. Bu kez durum, Irak Savaşı'ndan önce ABD'nin Türkiye'den Kuzey Irak'a asker sevki konusunda Ankara'ya ilettiği isteminden farklı. O zaman hükümetin kararsızlığı ve onu izleyen Meclis kararı, Bush yönetiminin askeri planlarını altüst etmiş, Amerikan savaş gemileri Türkiye sahillerinde haftalarca boş yere beklemek zorunda kalmıştı.
Bu kez Türk askerinin Irak'a gönderilmesine ilişkin bir takvim yok. ABD'nin arzusu ve beklentisi Türkiye'nin bu konuda en kısa zamanda olumlu bir karar vermesidir. Ancak Amerikan diplomasisi de "hemen hayır" yerine "biraz sonra evet" yanıtının verilmesini tercih ediyordur, herhalde...
Sanıyoruz hükümetin de işi aceleye getirmeyip "biraz daha zaman kazanma" (en azından Meclis'in açılacağı ekim ayına kadar) kararına iten faktörlerden biri de budur.
***
KUŞKUSUZ başka önemli faktörler de var.
Hükümet, bütün devlet birimleri ile birlikte, yoğun bir zemin yoklama, bilgi toplama ve değerlendirme faaliyeti içinde.
Hükümete yakın bir kaynak, özellikle Irak'tan ve Irak toplumunun çeşitli kesimlerinden gelen bilgilerin çelişkili olduğunu söylüyor. Bu kaynağa göre, "Türkiye'nin askeri varlığını isteyen veya destekleyen çevreler, karşı olanlardan fazla". Ancak bu, tüm ilgili taraflar nezdinde yapılan nabız yoklamalarının sadece bir unsurunu oluşturuyor...
Diğer bir faktör, Irak'taki güvenlik durumu ile ilgili. Bu konuda da olaylar yakından izleniyor, ona göre risk analizleri yapılıyor. Irak'taki işgal güçlerinin, şiddetin tırmanması karşısında önümüzdeki günlerde ve haftalarda ne gibi önlemler alacağı da bu bağlamda değerlendiriliyor.
Bir başka konu da, Irak'la ilgili bir "BM süreci"nin başlayıp başlamayacağıdır. Ankara elbet BM'nin barış misyonunda aktif rol almasını istiyor. Bu yönde bazı girişimler de bekleniyor. Özellikle eylül ayında BM Genel Kurulu toplantılarının başlamasından sonra...
***
ACELE etmeme yönündeki kararla ilgili olarak bu saydığımız faktörlere bir de eylül ayı içinde Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül'ün konu ile ilgili yeni gezi ve temasları, Milli Güvenlik Kurulu'nun toplantısı gibi gelişmeleri de eklemek lazım.
İşte bu konudaki değerlendirme, hükümetin esas kararı biraz da zamana bırakmaya ve bir nevi "bekle - gör" politikası uygulamaya sevk etmiş bulunuyor.
Aslında hükümet "hiçbir şekilde veya hiçbir koşul altında Irak'a asker göndermeme" niyetinde olsaydı, herhalde ABD'ye şimdiden "hayır" derdi - veya öyle demesi gerekirdi. Ama kesin kararını daha ileride vermeyi tercih etmesi, gönülsüz de olsa, "evet" demeyi düşündüğü izlenimini veriyor.
Bu eğilimin nihai karara egemen olup olmayacağı, şimdiki uzunca değerlendirme sürecinin sonunda ortaya çıkacak. Bir yetkilinin deyişi ile, "kesin karar, bu süreç içinde olayların nasıl gelişeceğine bağlı"...