Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son günlerde Mısır’daki sıcak olaylar, Suriye’de haftalardan beri devam eden krizi ikinci plana itti. Ancak Suriye meselesi hâlâ uluslararası gündemde güncelliğini -ve de ciddi yerini- koruyor.
Bu konuyu canlı tutan -Esas rejime karşı giderek yayılan silahlı mücadelenin dışında- iki yeni olay var: Biri Suriye’de “tampon bölge”nin veya “insani yardım koridoru”nun kurulmasına ilişkin girişimler... Diğeri ise, Arap Birliği’nin Suriye’ye gözlemci gönderme konusundaki ültimatomu...
Mısır yarım kalmış bir devrimin tamamlanması sancısını yaşarken, Suriye de iç savaşa dönüşebilecek halk ayaklanmasının yeni bir aşamasına giriyor...
Her iki olayın ortak yanı, sonucun kestirilememesi ve geleceğin belirsizliklerle dolu olmasıdır.
* * *
Suriye meselesinde öncelik şiddetin durması ve artık kan dökülmemesidir. Bugün gelinen noktada, artık Esad yönetimi ile sokaklara dökülen muhaliflerin uzlaşıp barışması olasılığı çok zayıf.
Şimdiye kadar bunu sağlamak için harcanan çabalar hep boşa çıktı. Türkiye bunun için az uğraşmadı. Artık Başbakan Erdoğan da umudunu tamamen yitirdi ve hafta içinde Esad’a (Hitler’den Kaddafi’ye kadar birçok diktatörleri örnek göstererek) “artık çekil” diye seslendi.
Esad’ın bir şekilde alaşağı edilmesi için uluslararası baskılar yoğunlaşırken, şimdi öncelikli olarak olayın “insanlık dramı” boyutu üzerinde duruluyor ve sivil halkın güvenliğinin nasıl sağlanabileceği tartışılıyor.
Batı’da bir süredir Suriye’nin kuzeyinde, Türk sınırına yakın bir “tampon bölge”nin kurulması fikri üzerinde duruluyor. Suriyeli muhalifler Libya’daki gibi bir “uçuşa yasak bölge”nin oluşturulmasını öneriyor. Ve şimdi Fransa bir “insani yardım koridoru”ndan söz ediyor.
* * *
Fransız Dışişleri Bakanı Alain Juppe bu fikri ABD’ye ve AB’ye satmaya çalışıyor. Bunun içeriği pek belli değil. Ama Juppe’nin “France-İnter”e yaptığı açıklamaya bakılırsa, bu koridor Esad rejiminden zarar gören veya kaçan Suriyelilerin “insani ihtiyaçlarını” karşılayacak. Bakana göre bu girişimin Suriye’nin mutabakatıyla yürütülmesine çalışılacak, aksi halde uluslararası camia bunu bizzat hayata geçirecek. Ama bunun için kesinlikle askeri bir müdahaleye başvurulmayacak...
Bu aslında geçen yaz Türkiye’nin Libya krizi sırasında önerdiği “yol haritası”nda da öngörülüyordu. Şimdi Fransa benzer bir inisiyatifte bulunuyor. Önceki hafta Juppe, Ankara’daydı, ama böyle bir fikirden bahsetmedi. Bir Türk yetkilisine göre, Juppe şimdi bu önerisini yaparken de Türkiye ile herhangi bir temas kurmadı.
Bu nedenle açıkçası Ankara, içeriği belli olmayan bu Fransız inisiyatifiyle fazla ilgilenmiyor.
Buna karşılık Türk diplomasisi, Arap Birliği’nin son kampanyasına daha sıcak bakıyor ve onun bazı çabalarına da aktif olarak katılıyor...
* * *
Son zamanlarda Batı’da “tampon bölge”, “güvenlik şeridi”, “uçuşa yasak bölge” veya “insani yardım koridoru” adı altında çeşitli fikirler ortaya atıldı. Ankara’nın bu konuda pozisyonu açık: 1) Türkiye böyle bir amaçla herhangi bir askeri müdahalede bulunmayacak. 2) Suriye’de insani durum çok vahim boyutlar alır ve hele Türkiye yönünde kitlesel bir göçe yol açarsa, o zaman insani amaçlı bir tampon bölge kurulabilir.
Bu aşamada Ankara, Esad rejimi üzerinde diplomatik ve ekonomik baskıların yoğunlaştırılmasını tercih ediyor ve bu bağlamda Arap Birliği’nin inisiyatifini önemsiyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dün, Arap Birliği’nin inisiyatifini Esad için “son şans” olarak niteledi. Aslında Şam diktatörüne tanınan bu kaçıncı “son şans”? Bakalım Esad bu kez bu şansı nasıl kullanacak...