Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Johannesburg’daki "Dünya Zirvesi"ne katılması dahi, Türk kamuoyunun dikkatini "yaşamsal konu"ya çekmeye yetmedi.
Konu, 187 ülkenin temsil edildiği "Sürdürülebilir Kalkınma İçin Dünya Zirvesi"nde tartışılan, havanın ısınmasından halk sağlığına, enerji kaynaklarından fakir - zengin uçurumuna kadar küresel ekolojik, ekonomik ve sosyal sorunlardır.
On gün boyunca 60 bine yakın temsilcinin katıldığı bu konferanstaki tartışmaları dünya basını çok yakından izledi. Sadece Batı’da değil, Asya’nın ve kara Afrika’nın en ücra ülkelerinde dahi. Zirvede ele alınan sorunlar gündemin ön saflarına oturdu.
Bizde ise dikkatler daha çok Sezer’in Johannesburg’da zirvedeki esas konuların dışındaki meseleler (AB, Kıbrıs gibi) ile ilgili yaptığı ikili temaslar ve bir de örneğin "Türk Sanat Müziği’nin ünlü sesi" Yüksel Uzel’in bu Güney Afrika kentinde açtığı pansiyon gibi magazin konuları üzerinde yoğunlaştı...
***
DÜNYA zirvesinde konuşulanlar, bizim de içinde olduğumuz bu dünyanın geleceğini, diğer bir deyişle, çocuklarımızın, torunlarımızın günlük yaşamını etkileyecek konulardır.
Yeryüzü giderek insanlar tarafından yaşanması güç hale getiriliyor. Enerji kaynakları tükeniyor ve bu alanda alternatifler aranıyor. Gelişme halindeki ülkelerde fakirliğin yanı sıra, ciddi sağlık sorunları yaşanıyor. Çevrenin tahrip edilmesi, kuraklıktan, fırtına ve sellere kadar çeşitli afetlere yol açıyor...
İşte Dünya Zirvesi’nde bu sorunlar ele alındı ve çözüm yolları arandı. Bunlar dünyanın olduğu kadar Türkiye’nin de sorunları. Veya Türkiye’ye yansıyan ve Türk ulusunun da geleceğini etkileyecek olan sorunlar.
Her nedense bizim millet bu gibi hayati ve ciddi sorunlara pek ilgi göstermez. Ancak vahim bir sonuç ortaya çıkınca (bazen nedenini de tam anlamadan) şaşırıp kalır.
"Bu tür konferanslarda çok laf edilir, sonuç çıkmaz" denilebilir. Gerçekten Johannesburg’daki zirve de öyle oldu. Ama bu, bizim de gündemdeki sorunlara eğilmememiz ve diğer uluslararası gibi bu tür toplantılarda olup bitenleri yakından izlemememiz için bir neden olamaz...
***
EVET, Dünya Zirvesi’nden fazla bir şey çıkmadı. Diğer bir deyişle gündeme gelen sorunların çözümü konusunda ortak bir eylem planı üretilemedi.
Özellikle çevreciler ve "fakirler" grubundaki delegasyonlar, bin bir zahmetle onaylanan deklarasyonu yetersiz saydıklarını beyan ettiler. Hatta sonucu "tarihi bir başarısızlık" diye nitelendirenler de oldu.
Bununla beraber zirvede Rusya’nın ve Kanada’nın Kyoto (çevre) protokolünü onaylayacağını ilan etmesi yüreklere su serpti. Bu arada enerjide giderek alternatif kaynaklara yönelme, 2015’e kadar temel sağlık hizmetlerinden yoksun kütlelerin oranını yarıya indirme, kalkınmayı çevreyi tahrip etmeden gerçekleştirme ve bütün bu alanlarda uluslararası işbirliği kurma yönündeki kararlar ileri bir adım sayılabilir.
***
KONFERANSIN belki de en anlamlı ve etkileyici konuşmasını, Ekvador, Kanada ve Çin’den gelen 3 çocuk yaptı. Zirvedeki sahneden bu üç çocuk dünyaya şöyle seslendi: "Çocuklarınızı, torunlarınızı düşünün. Kendilerine nasıl bir dünya bırakacaksınız?.. Lütfen dünyayı yaşanır hale getirin ve bize bir şans tanıyın."
Eminiz Türk çocukları da aynen bu çağrıya katılıyorlardır...