Birinci nokta mümkün görünüyor. Mecliste zaten Şii-Kürt çoğunluğu var. Tabii Sünnilerin de buna "evet" demesi, bu sürecin sarsıntısız devamı açısından önemli.İkinci nokta, belirsizlik arz ediyor. Gerçekten 15 Ekim'de yapılacak referandumda halkın bu anayasaya ne oranda "evet" diyeceğini şu anda kestirmek olanaksız. Eğer 18 eyaletten 3'ünde halkın üçte ikisi "hayır" derse, bu taslak çöpe gider. Sünnilerin çoğunlukta olduğu Musul, Tikriti ve Ramada'dan böyle bir sonuç çıkabilir.Üçüncü nokta hakkında bir öngörüde bulunmak daha da zor. Anayasanın tarafların mutabakatı ile, meclisin ve de referandumda halkın onayını elde etmesi dahi, Irak'taki siyasal yapılanmanın bu çerçevede rahatça gerçekleşeceği anlamına gelmez. Aksine, Irak iç savaşa ve bölünmeye bile sürüklenebilir. Diğer bir deyişle, bu anayasa "çatışmaların anası" da olabilir...* * *SON değişiklik ve rötuşları bekleyen anayasa taslağının uyuşmazlık yaratan iki ana maddesi, federalizmin kapsamı ve İslamın rolü ile ilgili. Görünen o ki, Şiilerle Kürtler bu iki hassas konuda kendi çıkarlarını öne çıkararak, karşılıklı pazarlık sonunda anlaştılar ve bundan rahatsızlık duyan Sünnilerin desteğini sağlamak için de anayasaya daha esnek ifadeler soktular.Ancak bu da Sünnileri tatmin etmiş değil. Bu gece yarısına kadar nasıl bir formülasyon bulunacağı, bir uzlaşıya varılıp varılmayacağı şu anda bile belli değil.Belge üzerindeki tartışmalar, Irak toplumunun gerçekten bu iki ana konuda iyice bölünmüş olduğunu, ulusal birlik ve laiklik kavramından uzaklaştığını ve farklı kimlikleri ile çeşitli kesimlerin "ulus-devlet" yapısını pekiştirmesinin zorlaştığını ortaya koydu.* * *BU durumda, anayasada yer alan ifadelerin, mevcut çelişkileri nasıl gidereceği ve hassas dengeleri nasıl sağlayacağı sorusu gündeme geliyor.Anayasaya göre, Irak'ın resmi dini olarak İslam, "yasamanın esas kaynağı" olacak, hiçbir kanun İslamın kuralları ile çelişmeyecek. Ama öte yandan aynı anayasa, fikir, söz, yazı, din özgürlüğünü, temel insan haklarını (kadın hakları dahil) garantiliyor. Bunun uygulama sürecinde ciddi anlaşmazlıklar ve sürtüşmeler yaratması mümkün.Federalizm konusunda da anayasa bir yandan merkezi hükümetin otoritesini teyit ediyor, öte yandan bölgesel yönetimlere, örneğin kendi güvenlik güçlerini kurmak gibi geniş yetkiler veriyor. Bu bağlamda petrol-gaz gelirlerinin "merkezi hükümet-bölgesel yönetim dengesi"ne göre paylaşılması öngörülüyor. Ancak bütün bu normların nasıl uygulanacağı, tarafların bu konularda pratikte ne kadar uyum sağlayacağı sorulmaya değer.Şimdiki hava, özellikle kendilerini köşeye sıkıştırılmış hisseden Sünnilerin tepkilerinin ışığında, anayasa metninin tamamlanması ve parlamentoya sunulması halinde bile, böyle bir uyumun sağlanacağı umudunu vermiyor.Kısacası, yeni anayasanın Irak'ta uyum ve istikrarın mı, yoksa sıkıntı ve çatışmanın mı "anası" olacağı, şu anda hiç belli değil... skohen@milliyet.com.tr SORUN, Irak anayasasının 3 gün daha uzatılan mühlet çerçevesinde, bu gece yarısına kadar yetiştirilip yetiştirilemeyeceği değil. Esas mesele, ana hatları, özü ve esprisi artık belli olan bu anayasanın (1) Parlamentonun desteğine, (2) Halkın onayına mazhar olup olmayacağı ve (3) Pratikte yürüyüp yürümeyeceğidir...