DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül, ABD ziyaretinin başında "Washington Post" gazetesinin yazı işleri kadrosu ile yaptığı sohbette, Türkiye'nin Irak konusunda söyleyeceği bazı önemli şeylerin bulunduğunu ve ABD'nin bunları dikkate alması gerektiğini söyledi.
Gazetenin dünkü sayısında yer alan haberde Gül'ün şu sözlerine yer veriliyor: "Biz dünyanın bu bölgesinin bir parçası olduğumuz için, (durumu) sizden daha iyi biliyoruz. Buralarını yüzlerce yıl biz yönettik. Size iyi tavsiyelerde bulunabiliriz ve Irak'ın istikrara kavuşmasına katkıda bulunabiliriz"...
Bakan ABD yönetiminin ileri gelenleri ile yaptığı görüşmelerde de herhalde bu sözleri tekrarlamış ve tavsiye niteliğindeki görüşlerini de kendileri ile paylaşmıştır.
Bu görüşlerin pratikte ne kadar dikkate alınacağı zamanla görülecektir. Ama mesele şudur: Şimdiye kadar Avrupalı müttefiklerinin uyarılarını ve düşüncelerini dikkate almayan Bush "nasihat" dinler mi? Veya - Irak'taki son deneyimlerin ışığında - bundan sonra dinleyecek mi?
***
BUSH yönetimi, 11 Eylül şokundan sonra, uygulaması günümüze kadar süren bir doktrin geliştirdi. Buna göre, ABD sadece kendi gücüne ve iradesine dayalı, tek yanlı bir politika izliyor. En yakın dostlarına bile "benim dediğim olacak" mesajını veriyor. Adeta emperyal, kibirli, hatta kaba tavrı ile de (sadece Irak olayında değil, ticaret ve çevre dahil siyasi olmayan konularda bile), müttefiklerini, dostlarını kendisinden uzaklaştırıyor...
ABD bir "hiper - güç" olarak belki daha bir süre böyle bir davranış sergilemek lüksüne sahip; ama Irak'taki gelişmeler karşısında en azından Amerikan kamuoyunda "bu iş böyle gitmez" düşüncesinin giderek yerleşmekte olduğunu görüyoruz.
Nitekim son günlerde Demokrat Parti'den akademik çevrelere ve geçmişte çeşitli yönetimler altında görev yapmış olan emekli devlet adamlarına ve diplomatlara kadar, geniş bir etkin kesimden eleştirel sesler yükselmeye başlamış bulunuyor.
***
BU davranış şeklini eleştirenlerden eski Savunma Bakan Yardımcısı, halen Harvard Üniversitesi Kennedy Yönetim Fakültesi Dekanı Joseph S. Nye, Türkçeye de çevrilen (Literatür Yayınları) "Amerikan Gücünün Paradoksu" adlı kitabında, şöyle diyor: "Amerikan gücü ebedi değildir. Eğer yumuşak gücümüzü kibir ve kayıtsızlık yüzünden israf edersek, kırılganlığımızı artırır, değerlerimizi harcar ve üstün konumumuzun aşılmasını hızlandırırız"...
Yukarıdaki sorumuza dönersek, Bush yönetimi, içten ve dıştan gelen seslere (ve nasihatlere) kulak verecek mi? Yoksa bildiğini okumaya devam mı edecek?
Geçenlerde İstanbul'da dinlediğimiz Harvard Üniversitesi profesörlerinden Lisa Anderson'a göre, "Amerikan pragmatizmi" ve yeni şartlara hızla uyum sağlama yeteneği, eninde sonunda Bush yönetimini de (seçimlerden çok önce) tavır değiştirmeye sevk edecektir.
Göreceğiz. Bizim açımızdan bunun bir ölçüsü de, ABD yönetiminin Irak konusunda Türkiye'nin söylediklerine vereceği önem olacaktır...