ANKARA
CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel geçen ay Filipinler'den Yunanistan'a yaptığı uyarı niteliğindeki çağrısını, dün Ankara'da, diplomasi muhabirleri için düzenlenen toplantıda, daha esnek ifadelerle, ama aynı kararlılıkla yineledi.
Çağrının özü şu: Yunanistan PKK terörünü desteklemekten vazgeçsin. Bunu hareketleri ile göstersin... Uluslararası camia da bu konuda kendisine düşeni yapsın. Uygar ülkelerde kişiler, kurumlar ve özellikle devlet, teröristlere arka çıkmasın, Türkiye'ye yönelik terörizme karşı açık bir tavır alsın...
Demirel'in "ben bugün gene bir çağrıda bulunuyorum" diye başlayan yeni mesajının adresi sadece Yunanistan değil, aynı zamanda kendi deyişi ile "medeni alem"... Açıkçası, bundan kastedilen, ABD'dir, Avrupa'dır; NATO, AB, BM ve AGİK gibi uluslararası kuruluşlardır...* * *
CUMHURBAŞKANI'nı dün bu ikinci çağrısını yapmaya sevkeden neden şu: Son günlerde "medeni alem"in önde gelen ülkeleri, Türk - Yunan gerginliğini yatıştırmak için yoğun çaba harcıyorlar. Bunu yaparken de, Atina ve Ankara'ya da, aynı telkinlerde bulunuyorlar. Oysa ortada mağdur olan, Demirel'in ifadesi ile "terörden muzdarip" Türkiye'dir; bu eylemleri destekleyen ve cesaretlendiren ise Yunanistan'dır. Türkiye'nin beklediği şey, dost ülkelerin ve uluslararası kuruluşların, teröre karşı ortak tavır alma konusundaki taahhütlerini yerine getirmesidir... Daha açık bir deyişle bu kez çağrının esas adresi ABD ve Batılı ülkelerdir ve iletilen istek de, kendilerinin daha aktif biçimde devreye girip, Yunanistan'ın terör konusunda tavrını değiştirmesini sağlamasıdır.
Demirel bu tavır değişikliğinin neleri içermesi gerektiğini de şöyle sıraladı:
Yunanistan PKK'lılara kapıları kapasın, tutuklama kararı olanları Türkiye'ye iade etsin, PKK'lılara silah ve lojistik desteğine son versin, mülteci adı altında sığınmak isteyenleri barındırmasın, PKK yanlısı propagandalara izin vermesin, kara para trafiğinde aracılık yapmasın...Yunan hükümeti, PKK'ya destek verdiğini sık sık inkar ediyor. Dolayısı ile bu istekleri yerine getirmeye yanaşmıyor. Cumhurbaşkanı ise Yunanistan'ın PKK ile ilintisi konusunda çok kanıt bulunduğunu vurguluyor ve kendisini "terörist ülke" ve "hukuku tanımayan devlet" (rogue State) diye nitelendiriyor...
* * *
DEMİREL'in Filipinler'den yaptığı ilk uyarısından bu yana yaklaşık bir ay geçti. Bu zaman zarfında Yunan hükümeti tutum değişikliği konusunda açık ve resmi bir işaret vermediğine göre Türkiye ne yapacak, ne kadar bekleyecek, ne gibi önlemleri uygulamaya koyacak?..
Cumhurbaşkanı'nın bu sorularımıza yanıtından şunu anlıyoruz:
Türkiye "medeni alem"in daha enerjik şekilde devreye girmesi için çalışacak. Diplomasinin tüm olanaklarını kullanacak. Sabırlı ve soğukkanlı davranacak. Yunanistan'na, PKK'ya desteğine son vermesi fırsatını verecek. Bu süreç içinde Atina'nın nasıl hareket edeceği, ne yönde gideceği görülecek...Yani bu aşamada Türk diplomasisi çabalarını daha çok "dolaylı yol" üzerinde, yani Yunanistan'a etkili olacak ülkeler ve örgütler nezdinde yoğunlaştıracak.
Bir Yunanlı muhabirin, "Filipinler'deki konuşmanızda sözünü ettiğiniz meşru müdafaa'dan kastınız ne" şeklindeki sorusuna Demirel'in şu yanıtı, Ankara'nın pozisyonuna açıklık getiriyor.
"Ben öz savunmadan (self - defence) söz ediyorum, savaştan değil. Öz savunma savaş demek değil... Türkiye barışçı bir ülkedir. Ama barışçı politika, bir zaaf politikası ve sesini çıkarmayan bir Türkiye demek değildir"...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr