Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CEZAYİR'de son 5 yılda olup bitenler, Türkiye dahil, tüm dünyada sıksık bir örnek olarak gösterilir.
Gerçekten bu Kuzey Afrika ülkesinin rejim alanında geçirdiği deneyimlerden, çıkarılması gereken epey sonuç vardır.
Üzerinde önemle durulan ilk deneyim, 5 yıl önce Cezayir'in ilk çok partili seçimlerde uğradığı yol kazasıdır. Bu seçimlere katılan İslami Selamet Cephesi - FİS - iktidara gelmek üzere idi ki, ordu müdahale etti, seçim sonuçlarını iptal etti ve askeri bir yönetim kurdu.
Bunun gerekçesi, FİS'in köktendinci bir parti olduğu ve çeşitli beyanlarından şeriatı kurduktan sonra çoğulcu demokratik sisteme son vermeyi plandığı idi. Gerçekten FİS ileri gelenleri, seçim kampanyasında dahi, bu niyetlerini açığa vurmaktan çekinmemişler ve ülkenin laik kesimini - ve bu arada orduyu - ürkütmüşlerdi.
Ordunun, seçimlerde en çok oyu alan FİS'i safdışı etmek için yönetime el koyması, Cezayir konusunda gösterilen ilk "kötü örnek" oldu. İslam dünyasında köktendincilerin iktidara gelmesinden kaygı duyan Batılı çevreler dahi, serbest seçimle ortaya çıkan bir sonucun askeri darbe ile engellenmesine karşı çıktılar...
* * *
CEZAYİR'de askeri rejim FİS'i yasa dışı ilan edip yönetimi ele geçirdikten sonra, dramatik olaylar birbirini izledi. Köktendinci hareket, daha da radikalleşti. FİS'e bağlı militanlar korkunç bir terör kampanyası başlattılar. "İslami Silahlı Grup" adlı örgüt şiddet eylemlerini sürdürdükçe, ordu da baskıcı hareketlerle karşılık verdi. Cezayir, içine sürüklendiği bu iç savaşta şimdiye kadar 60 bin vatandaşını kaybetti.
"Cezayir örneği", yasal partilerin seçimlerde elde ettikleri sonucun iptal edilmesinin ve yasa dışı ilan edilmelerinin, bu partilerin ve onu destekleyenlerin sokağa dökülmesine yol açtığını gösteriyor. Denilebilir ki, bu partilerin niyeti zaten sonunda demokrasiyi ortadan kaldırmaktır. Tabii bu gözardı edilmeyecek bir argüman. Ancak, bu gerekçe ile müdahale edenler, sonunda demokrasiyi bizzat öldürmüyor ve ayrıca ülkenin teröre sürüklenmesine yol açmıyor mu?
Cezayir'in başında bulunan General Liamin Zerual, halen ülkeyi içinde bulunduğu kritik durumdan kurtarmak için, askeri rejimden daha demokratik bir düzene "yumuşak geçiş" yapmak gereğini duyuyor. Bu nedenle, yeni bir anayasa hazırlattı ve bunu geçen hafta sonu, referanduma sundu.
Halk oylamasına sunulan taslağın en önemli maddesi, din, dil ve etnik temele dayanan partileri yasaklamayı öngörüyor. Böylece bir yandan şeriatın önü kesilmek, diğer yandan da Berberilerin ayrılıkçı hareketleri önlenmek isteniyor.
Anayasanın bu şekli ile, Cezayir'de FİS gibi bir partinin faaliyette bulunması mümkün değil.
Ama ılımlı İslamcı Parti "Hamas", siyasi hayatta yer alabilecek.
Anayasa, Cezayir'i bir İslam Cumhuriyeti olarak nitelendiriyor. Yani din, devletten ayrılmıyor; ama şeriat da öngörülmüyor.
Rejimin resmi ağızlarına göre, referandum halkın büyük kısmının yeni anayasayı onaylaması ile sonuçlanmış. Ne var ki, muhalefet yüzde 79 katılım oranını, yüzde 85 "evet" sonucunu uydurma veya abartılı buluyor.
Her şeye rağmen, yabancı gazetecilerin çoğu, Zerual'ın iyi bir sonuç aldığını, oranlar daha düşük olsa dahi, halkın önemli kesiminin zor şartlarda sandık başına gidip "evet" dediğini bildiriyor.
Şimdi Zerual, bu referandumda aldığı yeni yetki ve güç ile, ülkeyi önümüzdeki yıl seçimlere götürmeyi planlıyor. Tabii bu durumda "şeriat" yanlısı sayılan FİS bu seçimlere katılamayacak...
* * *
REFERANDUM ile köktendinci veya ayrılıkçı partileri saf dışı etmek...
Cezayir'in şimdi de halk oylaması ile sergilediği "yeni örnek" de bu...
Bu ne kadar demokrasiye uygundur?
İngiliz "Economist" dergisi durumu "Demokrasi, eksi İslamcılar" diye nitelendiriyor. Fransız "Liberation" gazetesi, "bu bir göz boyamadır ve amaç askeri rejimi meşrulaştırmaktır" diyor.
Fransa dahil, Batı genelde Cezayir'de İslamcı radikallerin güçlenmesini - ve hele iktidara gelmesini - hiç istemiyor. Ama doğrusu Cezayir'de "askeri oligarşi"nin hakim olmasını ve demokrasinin rafa kaldırılmasını da onaylamıyor.
Ne var ki, Cezayir'e demokrasi ile beraber FİS'in de gelmesi olasılığı hala çok kuvvetli. Cezayir - ve dünya - bu sonuca katlanmaya hazır mı?