Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, konuk Başkan Clinton'ı, pazartesi günü ilk görüşmesini yapmak üzere, Çankaya'daki MGK salonuna alıyor. Clinton salona girer girmez, duvarda asılı geniş haritalara gözü takılıyor. Bu haritalar Türkiye'yi ve içinde bulunduğu bölgeleri ayrıntılı şekilde gösteriyor.
Cliton'ın coğrafya ile ilgilendiğini gören Demirel kendisine teker teker haritaların önünde bilgi veriyor. Türkiye haritasında nehirleri, barajları, GAP'ı göstererek ülkenin büyük ekonomik potansiyelini anlatıyor. Diğer haritalarda, Türkiye'nin bölgedeki konumuna işaret ediyor.
ABD lideri, haritaların önünde, bu izahatı dikkatle dinledikten sonra, bunun Türkiye'ye bu kadar önem vermekte ne kadar haklı olduğunu gösterdiğini söylüyor...
Clinton'ın Türkiye'ye ayak bastığı andan itibaren, her konuşmasında, ABD'nin Türkiye'ye biçtiği yüksek değerden söz etmesi ve bunu kanıtlayan (örneğin deprem dolayısı ile bir milyar dolarlık yardım gibi) jestlerde bulunması, şu soruyu akla getiriyor: ABD Başkanı'nın Türkiye'ye şu sırada bu kadar yakınlık göstermesinin nedeni nedir? Bazı "şüpheciler" soruyu halk lisanı ile şöyle ifade ediyorlar: "Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü?"
Bunun başlıca nedenlerini kısaca şöyle özetleyebiliriz:
* Son zamanlarda Türkiyeye yakın ilgi duyan Clinton'ın, yönetimin değerlendirmelerine de dayanan temel düşüncesi, Türkiye'nin jeostratejik öneminin giderek artmakta olduğudur. ABD'nin bölgedeki siyasal ve ekonomik çıkarları, Türkiye ile bir stratejik ortaklık kurması yönündedir. Clinton, 21. yüzyılın başında güçlü bir Türkiye görüyor. Ve böyle hassas bir bölgede, Türkiye ile sıkı bağları, kendi çıkarlarının güvencesi sayıyor.
* Clinton'ın -
gene ABD çıkarlarının doğrultusunda - önem verdiği diğer bir husus, Türkiye'nin bölge ülkelerine ve özellikle İslam dünyasına, demokrasi, laiklik, serbest piyasa ekonomisi gibi "değerler" alanında bir model olmasıdır. Washington bu konuda Türkiye'nin eksikliklerini bir an önce tamamlamasında yarar görüyor. Clinton bütün konuşmalarında dostane bir üslupla, bu mesajları vermeye çalışıyor.
* Türkiye'nin ekonomik potansiyeli ABD'nin bu alandaki çıkarları için fırsat sayılıyor. Yani Türkiye bir yandan büyük bir "pazar"; öte yandan da Balkanlar'dan Orta Asya'ya kadar uzanan geniş bölgede ABD'nin birlikte çalışacağı iyi bir "ortak".
Clinton'ın sergilediği Türkiye'ye yakınlığın ve desteğin başlıca nedenleri bunlar. Ayrıca tabii, Clinton'ın kişiliği de bunda rol oynuyor (liderlerin özel ilgisi, sempatisi daima ilişkilerde bir etkendir.)
* * *
ABD'nin bu ilgisi kendi bencil çıkarlarıdan kaynaklanıyor, diye düşünenlere de şunu anımsatmalı: Uluslararası ilişkilerde bu doğaldır. Önemli olan çıkarların (bazı görüş ayrılıkları olsa dahi) aynı doğrultuda olmasıdır. Türkiye ile ABD'nin çıkarları arasında böyle bir uyum var. Dolayısı ile Türkiye'nin Clinton'ın gösterdiği yakınlığı bir fırsat olarak değerlendirip, karşılığını tam almaya çalışması gerekir...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr