Başkan Clinton'ın Berlin duvarının yıkılışı vesilesi ile Washington'da Georgetown Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin geçmişteki ve gelecekti rolünden söz etmesi, ülkemize verdiği önemi gösteriyor.
Ancak Başkan'ın görüşlerini açıklarken, Osmanlı İmparatorluğu'na değinmesi, çok ilginç.Clinton'ın konuyu bu şekilde tarihi bir çerçeve içine alması ve "20'nci yüzyılın tarihi, Birinci Dünya Savaşı'ndan öncesi ve sonrasında, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması ile şekillendi" demesi, herhalde çok kişiyi şaşırtmış olmalı. Bu hayret, söylediklerinin yanlış olmasından değil, bu vesile ile Başkan'ın Osmanlı tarihi konusundaki ilgisinin ve bilgisinin ortaya çıkmış olmasından kaynaklanıyor...
* * *
GERÇEKTEN Clinton'ın Osmanlı tarihine merakını ilk kez, eylül sonunda Başbakan Ecevit'in ABD ziyareti sırasında öğrendik. Beyaz Saray'daki yemek sırasında, ABD liderinin Osmanlı tarihi konusunu bizzat açarak bu konudaki değerlendirmesini uzun uzun anlatması, Ecevit ve yanındaki heyeti şaşırtmıştı. Bu çalışma yemeğindeki sohbetin büyük kısmı, Ecevit'in de katkıları ile, Osmanlı İmparatorluğu'nun ve modern Türkiye'nin dünya politikasındaki rolüne ayrılmış oldu.
Clinton'ın Türk tarihine merakı, bir ABD'li diplomatın deyişi ile, "entellektüel bir ilgi" kadar, Türkiye'nin 21'inci yüzyılda alabileceği konum üzerindeki "stratejik değerlendirme"sinin bir sonucu. Başkan'ın son zamanlarda bu konuda bir hayli şey okuduğu ve hatta AGİT Zirvesi için İstanbul'a gelmeye hazırlanırken, bir kitap listesi istediği anlaşılıyor...
* * *
CLINTON'ın Georgetown Üniversitesi'ndeki konuşmasında, Türkiye konusunda söylediklerinde önemli mesajlar da var.
Başkan'ın dediği şu: Nasıl ki Osmanlı İmparatorluğu 20'nci yüzyıla bir şekil vermişse, 21'inci yüzyılda önemli ölçüde, "Türkiye'nin geleceğini ve rolünü belirlediği yol ile şekillenecek". Çünkü Türkiye, Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya kavşağındadır ve "eğer Türkiye istikrarlı, demokratik ve laik bir Müslüman ülke olarak Avrupa'da tam yerini alabilirse, gelecek daha iyi olacaktır"...
Clinton bu bağlamda, Türkiye'ye ve Avrupa'ya iki önemli tavsiyede bulunuyor: Türkiye'yi, insan haklarına saygılı olmaya ve Yunanistan'la sorunlarını - bu arada Kıbrıs'ı - çözümlemeye çağırıyor. Avrupa'dan da "gerçek bir vizyon" göstererek "Avrupa ve Müslüman dünyasının barış ve uyum içinde Türkiye ile buluşmasına" şans tanımasını istiyor. O zaman, diyor, yeni binyılda rüyalarımız gerçekleşebilir...Öyle sanıyoruz ki, Clinton İstanbul'da AGİT Zirvesi'nde de aynı mesajı daha ayrıntılı ve net şekilde vermeye çalışacak...
* * *
DÜN bu konuları, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Harold Koh ile Çırağan Oteli'nde konuşurken, muhatabımız, Boğaz'a bakarak şöyle dedi: "İnsan burada otururken, Türkiye'nin konumunu ve rolünü, Doğu ile Batı arasındaki köprü işlevini daha iyi anlıyor. Bu, Türkiye'nin coğrafyasından ve tarihinden kaynaklanan global bir roldür. Bu rol Türkiye'ye Başkan Clinton'ın sözünü ettiği demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü gibi değerleri benimsemeye sevkediyor. Türkiye için şimdi esas fırsat, bu global role, (özellikle insan hakları alanında) eksiklerini tamamlayarak ayak uydurmaktır".
Koh'a göre İstanbul'daki AGİT Zirvesi
Türkiye'nin global rol" üstlenmeye hazır olduğunu göstermesi için, bir "fırsat penceresi" açıyor.Başkan Clinton'ın sözleri de bu "fırsat penceresi"ne işaret ediyor...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr