Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TAYLAND, askeri darbelerin sıkça cereyan ettiği bir ülke... Parlamenter sistemin kurulduğu günden bu yana, yani son yarım yüzyılda, Tayland ordusu tam 18 kez sivil hükümetleri devirip yönetime el koydu!
Dün Tayland yeni bir darbeye daha sahne oldu. Ama bu kez müdahale askeri kesimden değil, yargıdan geldi!
2006-07 askeri rejim döneminde kurulan Anayasa Mahkemesi, iktidardaki Halkın Gücü Partisi’ni ve iki koalisyon ortağını kapatmaya karar verdi. Mahkeme ayrıca Başbakan Sonçay Vongsavat dahil, 37 önde gelen siyasetçi için 5 yıllık siyasi faaliyet yasağı koydu.
Ancak parlamentoda çoğunluğu temsil eden iktidar partisinin milletvekilleri yasağın dışındalar.
Şimdi bu milletvekilleri kapatılan partinin yerine, başka bir isim altında yeni bir parti kurmaya hazırlanıyorlar!..
Bu durum ilk bakışta bizlere pek yabancı gelmiyor. Ama “Bu ne benzerlik” demeyin! Tayland’daki olay, oldukça farklı...

Esas neden yolsuzluk
Yıllardan beri demokrasiye ayak uydurmaya başlayan Tayland (eski adıyla Siam) bir krallık. Bu hafta 81 yaş gününü kutlayacak olan Kral Bhuhbibol Adulyadej, 1946’dan beri tahtta. Bu arada Tayland’da çok olay oldu, pek çok siyasetçi geldi geçti, ama Kral birleştirici bir sembol olarak duruyor.
Ne var ki, son zamanlarda siyaset 65 milyon Taylandlıyı iyice bölmüş ve kamplaştırmış bulunuyor. Bu durum öncelikle son haftalarda ana muhalefet partisi “Demokrasi için Halkın İttifakı” yanlısı protestocuların sokaklara dökülmesi ve Bangkok havaalanını işgal etmesiyle iyice ortaya çıktı.
Ordunun sempatisine sahip muhaliflerin istediği şey, Başbakan’ın ve hükümetin istifa etmesi ve ülkede yeni seçimlere gidilmesiydi. Şu nedenle: Başbakan ve partisi, seçimlerde yolsuzluk yaparak, oyları satın alarak iktidara geldi.
Başbakan Sonçay, 2 yıl önce ordunun devirdiği Taksin Şinavatra’nın kayınbiraderi. Taksin’in çok büyük yolsuzluklara karıştığı ve milyarlarca dolarlık bir servet sahibi olduğu (ve darbe sonrasında önce İngiltere’ye sonra İrlanda Cumhuriyeti’ne sığındığı) biliniyor...
Muhalefetin protesto gösterileri ve özellikle havaalanının işgali, Tayland’ı ciddi bir kargaşanın eşiğine getirdi. O kadar ki geçen hafta ordunun yeni bir darbe yapacağı söylentileri de dolaşmaya başladı. Genelkurmay Başkanı Gen. Anupong bu dedikoduları yalanlarken şöyle dedi: “Darbe bu krize çare olsaydı, bunu yapardım... Bu meseleyi hükümet çözmeli”.
Hükümet bir şey yapmadı. Ordu tedirgin vaziyette bekledi. Protestolar, tepkiler kızıştı...
İşte bu noktada Anayasa Mahkemesi devreye girdi, Başbakanı ve hükümetini siyasetten uzaklaştırmanın hukuki -ve pratik- yolunu buldu.

“Kırmızı”-”sarı” çatışması
Şimdi kriz çözülebilecek mi?
Bangok’taki deneyimli gözlemciler pek umutlu görünmüyorlar. Nedeni ise, Tayland toplumunun çok kutuplaşmış olmasıdır: Bir yandan Başbakanı ve partisini (ve de hâlâ devrik Başbakan Taksin’i destekleyen) “kırmızılar” diğer yandan muhalefet yanlısı “sarılar”...
Kentlileri ve elit sınıfı temsil eden “sarılar” Anayasa Mahkemesi’nin kararını, kendi mücadelelerinin zaferi olarak görüyorlar. Bunun yeni seçimlere ve daha kaliteli bir demokrasiye yol açacağını umuyorlar.
Köyleri ve daha fakir sınıfları temsil eden “kırmızılar” ise, Mahkemenin kararını demokrasiye indirilen ağır bir darbe sayıyorlar ve yeni bir mücadeleye hazırlanıyorlar.
Bu bölünme ve sürtüşme nereye kadar gider? dünkü “Bangkok Post” gazetesi yargının verdiği kararın “kaos ve iç savaş riskini arttırdığını” yazıyordu...