Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İlk bakışta iki deprem arasında büyük benzerlikler var.
Türkiye'deki deprem 7.4, Tayvan'daki de 7.6 şiddetinde. İkisi de (yerel saate göre) pazartesiyi salıya bağlayan gece yarısından sonra, insanlar uykuda iken, meydana geldi. Ve o andan itibaren birbirine benzer durumlar yaşandı: Binaların çöküşü sırasında çıkan panik... Elektrik cereyanının ve suyun kesilmesi... Depremin merkezi olan bölge ile başkent arasında iletişim ve ulaşımdaki kopukluk... Başta kurtarma faaliyetindeki yetersizlik... Depremzedelerin şikayetleri... Hatta ceset torbası sıkıntısı...
Buna karşılık iki olay arasında önemli farklar da var.
Farklardan biri, hemen hemen aynı şiddetteki iki depremden Türkiye'dekinin 16 bin, buna karşılık Tayvan'dakinin 1800 kişinin ölümüne yol açmasıdır. Ancak bunun nedeni de açık: Bizdeki deprem, nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu geniş bir bölgeyi vurdu. Tayvan'da ise deprem kırsal bir bölgede odaklandığı için, insanca kayıp sayısı nispeten düşük oldu.
* * *
İKİ ülkedeki deprem felaketinin mukayesesi yapıldığında, aslında düşündürücü başka farklar ortaya çıkıyor.
Birincisi, Tayvanlıların her şeye rağmen, depremlere karşı daha hazırlıklı olmasıdır. Bunda Tayvan'ın deprem, siklon, sel gibi doğal afetlere sık sık uğramasının rolü var muhakkak. Ama asıl önemlisi, Tayvan'ın, gerek resmi makamlar gerekse özel kurumlar düzeyinde, bu tür bir felakete karşı - ilk telaş ve şaşkınlığın hemen ardından - devreye sokabileceği bir organizasyona sahip olmasıdır.
Nitekim TV ekranlarından da izlediğimiz gibi, ambülansların, enkaz kaldırma makinelerinin, yardım ekiplerinin yıkıntı noktalarına erişmesi, yaralılara sağlık hizmetlerinin ulaşması, çok süratle gerçekleşti.
Kuşkusuz Tayvan'daki şiddetli depremde, oran olarak, yıkılan binaların Türkiye'dekinden daha az olmasının başlıca nedeni, orada inşaat kurallarına ve standartlarına daha sıkı şekilde uyulamasıdır. Yabancı uzmanlar, iki deprem arasında mukayese yaparken, Türkiye'de kurallara rağmen yapılanma ve inşaattaki çarpıklık yüzünden çok insan öldüğünü belirtiyorlar ve "eğer Taipei'de depreme dayanıklı binalar olmasaydı, burada da ölü sayısı çok daha yüksek olurdu" diyorlar.
İlginç olan husus, Taipei'de inşaat standartlarına uygun olarak yapılan gökdelenlerin depremden etkilenmemesine karşılık, son zamanlarda kuralları çiğneyerek yapılan binaların çökmüş olmasıdır.
Uzmanlar şimdi depreme "açık" tüm ülkelerin bu "iki örnek"ten gereken sonuçları çıkarmasını tavsiye ediyorlar.
* * *
İKİ olay arasındaki bir benzerlik de, dış ilişkiler alanındadır. Depremin yol açtığı Türk - Yunan yakınlaşması gibi, bu felaket Tayvan ile Çin arasında bir yumuşama ortamı yaratıyor.
Bu olay iki ülkeye "Çin ailesi"ne mensup oldukları gerçeğini anımsatıyor. Her ne kadar Tayvan bağımsız devlet olarak varlığını sürdürmek, Çin de onu kendi egemenliği altına almak istiyorsa da...
Tabii Türk - Yunan sorunları ile, Tayvan - Çin anlaşmazlığı arasında derin farklar var. Depremden sonra Türkiye ile Yunanistan arasında oluşan müsait havanın ilişkilerde yeni bir sayfa açması şansı, Çin - Tayvan ilişkilerine oranla, çok daha büyük.
Ama uluslararası ilişkilerde bazen ufak jestlerin ve adımların uzlaşma yolunu açtığı çok görülmüştür. Deprem nedeni ile sergilenen sempati ve dayanışma da en azından, Çin ile Tayvan arasındaki gergin havayı dağıtabilir...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr