Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kosova krizinde Arnavutluk ile Makedonya'nın başlıca ortak sorunu, iki ülkenin de büyük bir mülteci akınına uğramasıdır.
Nüfusu 3.3 milyon olan Arnavutluk'a Kosova'daki zoraki göç başladığından bu yana, sığınanların sayısı 310 bini buluyor. Nüfusu yaklaşık 2 milyon olan Makedonya'ya iltica edenlerin sayısı da, 120 bini aşıyor.
Bu iki ülkenin de, zaten bir süredir çok çetin ekonomik sorunlarla karşılaştığı hatırlanırsa, on binlerce mülteciye ev sahipliği yapmanın zorluğu kolayca anlaşılır.
Makedonya ile Arnavutluk'un nüfus yapıları farklı: Makedonya'nın nüfusunun dörtte biri, Arnavut kökenli. Bu ülke, etnik ve dinsel bakımdan bir mozaik oluşturuyor. Arnavutluk ise daha homojen bir nüfus yapısına sahip. Üstelik Kosova'dan bu ülkeye sığınanlar, kendi "kardeşleri" - yani hepsi Arnavut...
* * *
KOSOVA sorunu karşısında Arnavutluk ile Makedonya'nın siyasal tavırlarında belirgin farklar var.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Tiran ve Üsküp'teki temaslarında, bu farklı tutumlarla karşılaştı. Dönerken kendisine böyle bir görüş farklılığı gözleyip gözlemediğini sorduğumda yanıtı şöyle oldu: Elbet böyle bir farklılık var. Bu, iki ülkenin nüfus yapasının ve içinde bulundukları siyasal şartların farklı olmasından kaynaklanıyor.
Nitekim Arnavutluk Cumhurbaşkanı Recep Meydani ile Makedonya Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov'un basına açıklamaları da bu farklılığı ortaya koydu.
Meydani'nin söylediği, özetle şu: Miloşeviç'i yola getirmek için NATO'nun askeri müdahalesi şart. Bunun için kara harekatı gerekiyorsa, o da yapılmalı. Arnavutluk, bu konuda NATO'nun, kendi topraklarını kullanmasına razı. Parlamento da bu yönde bir karar almış durumda...
Biz Tiran Havaalanı'na inişimizde ve oradan kalkışımızda, ABD ve diğer NATO güçlerinin, askeri altyapıyı kurmak için, hummalı bir faaliyet içinde olduklarını gözleyebildik...
Arnavutluk, aslında NATO birliklerinin, mültecilerin Kosova'ya dönüşlerini sağlamak ve orada kurulabilecek "güvenli bölge"yi denetimleri altında tutmak için, kendi topraklarını üs olarak kullanmasını kabul ediyor. Herhalde NATO daha geniş bir kara operasyonuna karar verirse, Tiran buna da aynı şekilde katkıda bulunmaktan çekinmeyecek...
* * *
GLİGOROV'un söyledikleri ise farklı: Makedonya'da zaten üslenmiş bulunan 12 bin kişilik bir NATO gücü var. Ama bunun görevi, barışı korumaktan ibaret. Yani, bu "muharip" bir güç sayılmıyor. Anlaşma öyle.
Gligorov'a kara harekatı konusunda ne düşündüğünü sorduğumda şu yanıtı verdi: "Mevcut kuvvet, Yugoslavya mutabık kalırsa, barışçı misyon için Kosova'ya geçebilecek. Ama Makedonya topraklarından hiçbir ülkeye karşı bir saldırı düzenlenemez."
Gligorov ayrıca Miloşeviç'i olup bitenlerden sorumlu tutmakla beraber, Kosova sorununun diplomatik yollardan çözümlenmesini arzuladığını vurguladı...
Diğer bir deyişle, Makedonya, bir kara harekatına sıcak bakmıyor. Hele kendi topraklarının böyle bir operasyon için kullanılmasını hiç istemiyor. Nedeni: Korkuyor. Korkmakta da haksız değil. Nüfus yapısı çok hassas. Miloşeviç ülkeyi, bu zayıf anında, içten ve dıştan hakim olmaya yeltenebilir.
Neyse ki, NATO var. NATO'nun Makedonya'nın güvenliğini garanti etmesi, en etkin caydırıcı.
En azından şimdilik öyle...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr