Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DAVOS krizi Türkiye’nin dış ilişkilerini kısa ve daha uzun vadede nasıl etkileyecek?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta ve döndükten sonra İstanbul’da yaptığı konuşmalarda vurguladığı bazı hususlar, Türk dış politikasına verilmeye çalışılan yeni yön hakkında bir fikir veriyor.
Nitekim Başbakan Türkiye’nin dış ilişkilerinde “yeni bir dönem”den söz etti, Türkiye’nin bundan böyle “dik duracağını” söyledi, dünyanın artık “Türkiye’nin büyüklüğünü gördüğünü” belirtti ve “Artık başkaları ne der değil, Türkiyesiz başkaları ne yapan diye düşünmek gerek” diye konuştu.
Bu sözler, daha önce Başbakan’ın danışmanlarının da değindiği (bizim de geçen haftaki yazılarımızda aktardığımız) “birden fazla öncelikli, çok boyutlu dış politika” konseptini teyit ediyor.
Yeni yöneliş, bir süreden beri Türk dış politikasını yakından izleyenlerin dikkatini çekiyordu zaten. Başbakan’ın Davos çıkışı bu yeni yaklaşımın -ve üslubun- daha açık ortaya çıkmasına vesile oldu.

Kısa vadede tepkiler
KISA vadede Davos olayı bütün dünya için şaşırtıcı bir “yenilik” oldu. Bunun yansımalarına gelince:
- Arap ve İslam dünyası, Erdoğan’ın çıkışını büyük takdirle karşıladı. Özellikle Arap ülkelerinde, sokaklar Erdoğan’ı bölgenin lideri olarak alkışladı. Mısır ve diğer bazı ülkelerin yetkilileri suskun kalmakla beraber, genelde Arap ve İslam dünyasında Türkiye’nin yıldızı birdenbire parladı.
- İsrail’de Davos’ta olanlar şok yarattı, ancak Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Başbakan Erdoğan’ı telefonla aramasının ardından diğer yetkililerin verdiği demeçler, İsrail’in Türkiye ile bozuşmak istemediğini gösterdi. Ankara’da resmi ağızların söyledikleri de, bu aşamada İsrail ile ilişkilerde bir değişikliğin düşünülmediğini ortaya koyuyor.
- Batı dünyasında Erdoğan’ın Davos’taki sözleri ve üslubu genelde (özellikle basında) pek iyi karşılanmadı. Ancak ABD yönetimi bu olayı talihsizlik diye nitelemekle yetindi.
Kısacası, Başbakan’ın çıkışı ve sonraki demeçleri, Arap-İslam dünyasında Türkiye’nin ön plana geçmesini sağladı, buna karşılık İsrail ve Batı ile ilişkileri de bozmadı...
Uzun vadede etkiler

DAHA uzun vadede ne olabilir?
Bu, Türk dış politikasının bundan sonra izleyeceği seyre bağlı.
Arap dünyası kuşkusuz Ankara’nın Erdoğan’ın Davos’ta Hamas lehindeki çıkışının “arkasının gelmesini” (yani bu desteği başka platformlara da taşımasını) bekleyecek. Ancak Arap dünyasının tam birlik içinde olmadığını, Filistinlilerin dahi bölündüğünü hatırlamak lazım. Sözünü ettiğimiz beklenti daha çok Hamas’ı destekleyen Arap ülkelerinden -ve sokaklarından- gelecektir.
İsrail, Türkiye ile ilişkilerin bozulmamasına özen gösterecektir, çünkü bu ilişkiler onun için özel bir önem taşıyor. Ancak bunun geleceği de, Ankara’nın İsrail’e karşı takınacağı tavra bağlı. Şimdilik Ankara ilişkileri normal sürdürmek düşüncesinde. İlerde bunun nasıl gelişeceği belli değil.
Kuşkusuz Türkiye Davos’taki olay vesilesiyle güçlü stratejik kartlara sahip olduğunu gösterdi. Ancak bu kartları bundan sonra dikkatli ve ustalıkla kullanması gerekiyor.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, yeni açılımlar şimdiye kadar önemsenen ilişkileri sarsmayacak, dengeli bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Yeni dış politika yönelişinde, esaslardan biri de bu olmalıdır...