Suriye konusunda BM Güvenlik Konseyi’nden bir kararın çıkmasını vetosu ile engelleyen Rusya, inisiyatifi hemen ele geçirerek diplomasi sahnesine fırladı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un dün Şam’daki görüşmelerinin ışığında şimdi bütün dünya, Rus diplomasisinin bu krizi çözmek için ne yapmaya çalıştığını ve bunda ne kadar başarılı olacağını büyük merakla izliyor.
Şimdiye kadar Suriye krizinde geri planda kalan ve birkaç kez sessizce Esad rejimi ile muhaliflerinin arasını bulmaya çalışan Rusya, bu kez yeni girişiminden bir sonuç alabilecek mi?
Rusların Suriye’yi çok iyi tanıdıkları, ayrıca Esad rejimi üzerinde de başka ülkelerden daha fazla nüfuza sahip oldukları malum: Arap Baharı’ndan beri bölgede Batılılar karşısında kontrpiyede kalan Moskova, kendi stratejik çıkarları açısından büyük önem taşıyan Suriye’yi kaybetmemeye azimli.
Lavrov’un girişimi her şeyden önce Rus çıkarlarına uygun bir çözüm bulmayı amaçlıyor. Hatta sonuçta bu inisiyatif başarılı olsun veya olmasın, Rusya’nın Suriye konusunda mutlaka söz sahibi olduğu (hatta son sözü kendisinin söyleyeceği) mesajını veriyor.
Başta fırsat varken...
Suriye krizinin çözümünde esas sorun bunun “Esad ile mi, yoksa Esad’sız mı?” olması gerektiğidir.
Komşu ülkede sokak hareketleri başladığında, Türkiye başta olmak üzere birçok ülke, Başkan Beşar Esad’a halkın sesini dinlemesini ve bir an önce reformları hayata geçirmesini tavsiye etmişti. Yani o aşamada arzulanan şey, “Esad ile çözüm” idi...
Ne yazık ki, daha sonraki aşamalarda Esad şiddet politikasını sürdürmek ve ayaklananları ağır silahlar kullanarak dize getirme yolunu seçti. Şam diktatörü artık dostlarının tavsiyelerini de dinlemez oldu. Ve sonuçta bugünkü kritik noktaya gelindi.
Her gün pek çok kişinin hunharca öldürüldüğü bir ortamda, geriye dönüş imkânsız hale geldi. Sokaklara dökülenler, “bir avuç terörist” değil. Üstelik Suriye ordusundan da şimdiye kadar binlerce subay ve asker firar etmiş ve direnişçilerin safında yer almış bulunuyor. Artık bir “Hür Suriye Ordusu” dahi var.
Dolayısıyla bu yeni ortamda, “Esad ile çözüm”, yani Beşar’ın iktidarda kalacağı bir siyasi düzen, pek gerçekçi görünmüyor. Bölük pörçük de olsalar, farklı eğilimli muhalif gruplar Esad çekilmedikçe hiçbir öneriyi kabul etmeyeceklerini söylüyorlar. Hür Suriye Ordusu ise, Esad rejimine karşı silahlı mücadeleyi sürdüreceklerini ilan ediyorlar.
Arap Birliği bu gerçekleri dikkate alarak, Esad’a çekilip yönetimi bir yardımcısına devretmesini önermişti. Güvenlik Konseyi’nde günlerce tartışılan karar tasarısı da böyle bir madde içeriyordu. Bu da uluslararası camianın geniş bir kesiminin “Esad’sız çözüm”den yana olduğunu ortaya koydu. Ama Rusya buna “Suriye’nin iç işlerine müdahale” diye karşı çıktı...
Artık çok geç
Rusya’nın bu tutumu, kuşkusuz Beşar Esad’a aynı yolda devam etmesi için cesaret veriyor.
Ne yazık ki Esad’ın ordusu, aynı cesaretle, halka ölüm saçmayı sürdürüyor.
Bu şiddet çemberi içinde, direnişçilerin “artık Esad’ın anlayacağı tek dil silahtır” diye haykırmaları boşuna değil.
Rus diplomasisi hâlâ Esad ile muhalifleri arasında bir uzlaşma için çaba harcayabilir, bu yönde formüller üretebilir. Hatta Esad’ı bile bu yönde ikna edebilir...
Ama gelinen noktada artık gerçekçi ve geçerli olan, “Esad ile değil, Esad’sız” çözümdür.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025