Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

FRANSA’da yapılan son bir kamuoyu araştırması, Fransızların Nicolas Sarkozy’yi, AB dönem başkanı olarak, Fransa Cumhurbaşkanı’ndan daha çok tuttuklarını gösteriyor.
“Les Echos” gazetesinde yayımlanan anket sonuçlarına göre, halkın yüzde 56’sı Sarkozy’yi 31 Aralık’ta sona erecek olan AB dönem başkanı görevinde başarılı sayıyor. Buna karşılık, ankete cevap verenlerin yüzde 61’i, onu Fransa Cumhurbaşkanı olarak başarısız kabul ediyor...
Tabii her yiğidin bir yoğurt yiyiş tarzı olduğu gibi, her üye ülkenin ve liderlerinin AB başkanlığını yürütme şeklinde ve üslubunda farklar vardır.
Sarkozy, bu dönemde gerçekten kendi varlığını ve ağırlığını hissettirdi, hatta seleflerinden farklı bir kişiliğe sahip olduğunu gösterdi.
Bunda kuşkusuz en önemli etken, kendi Avrupa vizyonunun, ayrıca dinamik mizacının büyük payı var. Ama Sarkozy’nin bu dönemde bu kadar öne çıkmasının bir nedeni de, AB’yi ilgilendiren veya etkileyen birçok uluslararası sorunun ve krizin ortaya çıkmış olmasıdır.
Sarkozy bu meseleleri ve zorlukları, Avrupa’nın önemini ve rolünü kanıtlamak için, adeta bir fırsat olarak kullanmasını bildi.

Avrupa’nın lideri
FRANSA 1 Temmuz’da AB’nin dönem başkanlığını devraldığı zaman, Sarkozy’nin kafasında bir “Avrupa Planı” veya AB’yi yeni bir yön vermek fikri vardı. İşe başladıktan kısa bir süre sonra peş peşe cereyan eden bir dizi olay -bu arada İrlanda’nın referandum’da Lizbon Antlaşması’na “hayır” demesi, Rusya’nın Gürcistan ile savaşa girmesi ve küresel mali krizin patlak vermesi- Sarkozy’nin “AB şapkası”nı kullanarak uluslararası platformda inisiyatifini kullanmasına ve beklenmedik roller üstlenmesine yol açtı.
Fransız lideri geçen hafta AB zirvesinin sonunda Brüksel’de, dün de Strasbourg’daki Avrupa Parlamentosu’nda bu 6 aylık dönemin “bilanço”sunu çıkarırken, başarıları tek tek belli oldu. Örneğin, İrlanda’daki referandum fiyaskosuna karşılık bu ülkede önümüzdeki yıl yeni bir halkoylamasının yapılmasına karar verildi. Gürcistan krizi çıkar çıkmaz, Sarkozy, AB adına Moskova’ya ve Tiflis’e gidip ateşin kesilmesini ve Rus ordusunun bazı bölgelerden çekilmesini sağladı... Küresel mali kriz yayılmaya başlayınca da Fransız lideri gene inisiyatifini kullandı ve G-20’leri toplayıp ortak bazı önlemler üzerinde bir mutabakat gerçekleştirdi...
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Sarkozy, Ortadoğu’dan iklim değişikliğine kadar çeşitli konularda Avrupa adına aktif girişimlerde bulundu ve sonuçta AB’ye gerçekten yeni bir kimlik ve rol sağladı.
Avrupa Parlamentosu üyesi Ulrika Guerot’nun deyişiyle, Nicolas Sarkozy, bu dönemde adeta Avrupa’nın “kralı” veya lideri gibi hareket etti... AB’yi birçok konuda ABD’nin dahi önüne çıkardı...

Türkiye açısından
GERÇEKTEN, Sarkozy’nin bu yeteneğini, çapını ve başarılı performansını görmek ve takdir etmek gerek.
Tabii bizler Sarkozy’yi daha çok (veya tamamen) Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki tavrı ile değerlendirdiğimiz için, belki de daha geniş tablo içindeki konumunu fark etmiyoruz. Ama artık Fransız liderinin uluslararası platformdaki önemli yerini ve rolünü görmemiz gerek.
Kaldı ki, Sarkozy’nin son zamanlarda Türkiye ile ilgili tavrında bir hayli yumuşama veya esneklik göze çarpıyor. Özellikle ikili ilişkilerde düzelme yönünde bazı önemli adımlar attığını da görüyoruz.
Sarkozy hâlâ Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine taraftar olmasa da, en azından müzakere sürecinin devamını destekliyor. Nitekim dönem başkanı olarak giderayak iki yeni faslın açılmasını sağladı. Niyeti üçüncü bir dosyayı da (enerji konusunda) açmaktı. Ama olmadı. Bu kez de Kıbrıs Rum yönetiminin engellemesi yüzünden...