BUNDAN 15 yıl önce Londra - New York seferini yapan "Pan American"ın 103 sayılı uçağı İskoçya semalarında infilak ettiği zaman, dikkatler o dönemde çeşitli terör eylemlerinin arkasında olan Libya lideri Kaddafi'nin üstünde toplanmıştı. Çoğu Amerikalı, 270 kişinin hayatına mal olan bu eylem üzerinde yapılan soruşturma, çok geçmeden Libya'nın bunda parmağı olduğu kuşkusunu güçlendirmişti.
Tabii Albay Kaddafi, benzer olaylar nedeni ile kendisine karşı yöneltilen bütün suçlamalar gibi, bu iddiayı da kesinlikle reddetmiş ve bunları "Batılı emperyalistlerin uydurmaları" diye nitelendirmişti.
Pan - Am faciası, ABD ve İngiltere ile birlikte uluslararası camianın da Libya'ya karşı harekete geçmesine yol açtı. BM Güvenlik Konseyi 1992'de Libya'ya karşı ekonomik ve askeri yaptırım kararı aldı. ABD başta olmak üzere birçok ülke Libya'yı "terörist devlet" olarak nitelendirdi.
Yoğun baskılar sonunda Kaddafi 1999'da uçağa karşı sabotajın sorumlusu sayılan iki Libyalı ajanı yargılanmak üzere İngiltere'ye teslim etmeye razı oldu. Bu sayede yaptırımlar hafifletildi. Bu arada iki ajan yargılandı ve biri yaşam boyu hapse mahkum edildi. Bu mahkumiyet, Kaddafi rejiminin bu eylemin arkasındaki esas güç olduğu gerçeğini de ortaya çıkardı...
***
ŞİMDİ Libya yönetimi Pan - Am faciasında ölen 270 kişiye toplam 2.7 milyar dolar (yani kişi başına 10 milyon dolar) tazminat ödemeyi kabul etmiş bulunuyor ki bu da "suçunu kabul ettiği" anlamına geliyor.
Varılan mutabakata göre, Libya hükümeti Birleşmiş Milletler'e bir mektup göndererek bu olaydaki sorumluluğunu kabullendiğini bildirecek. Buna karşılık İngiltere de Güvenlik Konseyi'nden Libya'ya karşı uygulanan yaptırımlara son verilmesini isteyecek.
***
SON zamanlarda Kaddafi'nin sesi pek çıkmadı veya daha doğrusu kendisi 1970'lerde ve 1980'lerde yaptığı gibi tehlikeli maceralara girişmekten vazgeçti.
Libya lideri o dönemde çok kibirli ve iddialı idi. Arap ve hatta İslam dünyasının liderliğine soyunmuştu. Batı dünyasına meydan okuyordu. Ve "büyük planları"nı gerçekleştirmek için, savaşa, şiddete başvurmaktan çekinmiyordu.
Kaddafi 1970'lerde askerlerini Mısır'a, Çad'a karşı kullanmaktan çekinmedi. Sudan dahil birçok Arap ülkesinde "devrim"i gerçekleştirecek militan gruplara yardım etti. Terörizme olan desteğini gurur duyarak ilan etmekten de geri kalmadı. Nitekim birkaç kez demeçlerinde Türkiye'deki Kürt sorununa değindi ve PKK'nın lehinde tavır aldı...
Kaddafi 1980'lede Berlin'deki diskoteğin bombalanmasından Nijer üzerinde uçan bir Fransız uçağına karşı sabotaja karşı birçok saldırının esas sorumlusu sayıldı. Zamanla bu suçlamaların doğruluğu da kanıtları ile ortaya çıktı. Tıpkı şimdi Pan - Am olayında olduğu gibi...
***
EĞER Libya bir demokrasi olsaydı, herhalde halk, liderlerinin bütün bu yaptıklarının hesabını sorardı. Sırf bu olayda tazminat olarak ödenecek olan 2.7 milyar dolar, serüvenler peşinde halkın sırtına yüklenen büyük faturalardan birini oluşturuyor.
Kaddafi zaman zaman böyle hayallerle ortaya çıkan dengesiz liderlerden sadece biri. (Saddam da bir başkası tabii)...
Bu tür liderlerin "parlak" döneminde, "mücadeleleri"ne hayranlık gösteren romantiklere ne demeli?..