Fransız Meclisinin Ermeni soykırımı ile ilgili son kararından sonra çok şey söylendi ve yazıldı. Gergin bir ortamda ortaya atılan iddialarda ve savlarda doğrular da var, yanlışlar da...
Tartışmalara konu olan belli başlı bazı görüşleri objektif bir açıdan gözden geçirmek yararlı olur...
LOBİ’NİN ETKİSİ
Fransız Meclisinin bu kararı almasında Ermeni lobisinin büyük rol oynadığı öne sürülüyor. Fransa da hemen hemen eşit sayıda (her biri yarım milyon civarında) Ermeni ve Türk yaşadığı halde, Ermenilerin Fransız politikasını yönlendirdiği, buna karşılık Türklerin etkisiz kaldığı belirtiliyor.
Doğru: Ermeniler gerçekten Fransada oldukça güçlü. Oy potansiyelini de ülkenin siyasi yaşamında iyi kullanıyorlar. Aynı sayıdaki Türkler seslerini pek duyuramıyorlar.
Yanlış: Bu fark sayısal eşitlik ile izah edilemez. Fransada Ermeniler tamamen entegre olmuş durumdalar. Siyasetten sanata kadar çeşitli alanlarda faal ve etkilidirler. Büyük çoğunluğu da Fransız vatandaşı ve dolayısıyla seçmendir. Türklerin çoğu ise entegre olmuş değil. Az bir kısmı Fransız vatandaşıdır. Ayrıca siyasette rol oynamıyorlar...
SARKOZY FAKTÖRÜ
Son kararda Sarkozy’nin Türkiye aleyhtarı tutumunun büyük katkısı bulunduğu kanısı çok yaygın.
Doğru: Türkiye’ye çeşitli nedenlerden soğuk bakan Sarko’nun bu olayda yönlendirici bir rol oynadığı gerçek. Nitekim geçen Ekim’de Ermenistan ziyaretinde söyledikleri, bunun açık işaretini vermişti..
Yanlış: Bu olayda tek sorumlu Sarkozy değil. Gerek iktidar gerekse muhalefet saflarında (Sosyalistler dahil) bu yönde bir yasa çıkartılmasına başka çalışanlar da çok...
ÖZGÜRLÜĞÜN SONU MU?
Meclisin kararını Fransada özgürlük ve demokrasinin sonu olarak değerlendirenler var. Voltaire’in vatanı ve özgürlüğün beşiği sayılan Fransada şimdi yasakçı zihniyetin hakim olduğu ve artık hiç kimsenin soykırım iddialarını tartışamayacağı belirtiliyor.
Doğru: Bu karar Ermeni soykırımı iddiası gibi çok tartışmalı bir konuda Fransada farklı görüşlerin ortaya konamayacağını, yani ifade serbestinin kaldırılacağını gösteriyor.
Yanlış: Fransa’da özgürlük ve demokrasiyi tamamen soykırım yasa tasarısına bağlamak ve bundan ifade serbestinin yok olduğu sonucunu çıkarmak büyük bir abartma olur. Ciddi bir kısıtlama da sayılsa, bu yasağın sadece soykırım meselesinde uygulanmasının amaçlandığı unutulmamalı. Kaldı ki, Fransız makamları bu tasarıyı getirirken, referans olarak Avrupa Birliğinin 2008’de kabul ettiği “çerçeve karar” anlaşmasını esas aldıklarını, yani bu adımı AB’nin çağrısına uymak için aldıklarını savunuyor.
MİNSK GRUBU
Ankara Karabağ meselesinin çözümü için kurulan Minsk Grubunda eşbaşkan olan Fransanın artık “tarafsızlığını yitirdiğini” iddia ederek üyelikten çekilmesini istiyor.
Doğru: Fransa son kararıyla Ermeni yanlısı bir tavır aldı.
Yanlış: Bu karar soykırımla ilgilidir. Karabağ ise Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki bir sorundur. Azeriler Fransa’ya karşı böyle bir talepte bulunmadıkları gibi, Minsk Gurubunun bağlı bulunduğu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)de bu eğilimde değil.
HÜKÜMET-HALK
Türk yetkililer Fransaya karşı yürütülen kampanyanın Fransız halkını değil, Sarkozy yönetimini hedef aldığını belirtiyorlar.
Doğru: Öyle olması gerekir...
Yanlış: Pratikte öyle bir ayırım yapmak pek mümkün değil. Özellikle kamuoyu tepkisini gösterirken karşısında Fransayı görüyor. Alınan tedbirler de sonuçta halkları etkiliyor ve onları birbirlerinden uzaklaştırıyor...
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025