Cezayir Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika, 8 Mayıs 1945'te Fransız ordusunun ülkenin doğusunda giriştiği bir katliama değinerek Paris'in bu olayın sorumluluğunu kabul etmesini ve resmen özür dilemesini istedi.Fransız kolonyalizmini Nazizme benzeten Buteflika, o dönemde Fransızların Cezayir'de "soykırım yöntemleri uyguladığını" ve 8 Mayıs'ta başlayan halk hareketi sırasında Fransız askerlerinin "barışçı göstericileri" hedef alıp binlerce kişinin ölümüne neden olduklarını belirtti...Gerçekten 8 Mayıs 1945'te Hitler Almanyası teslim olurken, Fransız ordusu Cezayir'in Setif ve Guelma kentlerinde sokaklara dökülen ve bağımsızlık isteyen halkı sindirmek için günlerce süren bir kara ve hava operasyonu yürütmüştü. Bu olaylarda Cezayirlilere göre 45 bin, Fransızlara göre ise 20 bin kişi ölmüştü.* * *BUTEFLİKA, Avrupa'daki 60. yıldönümü kutlamaları sırasında, Paris'e seslenerek, Fransa'nın bu sorumluluğunu kabul etmesini ve pişmanlık ifade etmesini istedi.Fransa'nın buna "resmi" tepkisi ise, "bu konuyu tarihçilere bırakalım" şeklinde oldu. Nitekim Dışişleri Bakanı Michel Barnier "ortak bir gelecek kurulması için tarihin birlikte incelenmesini" önerdi.Ne var ki bu "resmi" tutum, bırakın Cezayirlileri, Fransa'da liberal düşünceli çevreleri dahi tatmin etmedi. Örneğin pek çok Fransız aydını ve sivil toplum kuruluşu, Fransızların artık tarihle yüzleşmesi gerektiğini savunan demeçler ve bildiriler yayımladılar. Bu arada 8 Mayıs günü, Paris'te Cezayir lehinde düzenlenen bir gösteride konuşan Belediye Başkanı Bertrand Delanoe, sert konuşmasında "barbarlığın yıldönümü" terimini kullandı ve şöyle devam etti: "Günümüzde toplumlar gerçekleri kabullenmek cesaretini göstermelidir. Gerçeği söylemek ve özür dilemek bazı hallerde daha onurlu bir davranıştır"...* * *BU olayın bizi ilgilendiren birçok yanı var. Fransa, hedef olduğu katliam veya soykırım suçlamaları karşısında, bunu kabul etme veya özür dileme anlamında resmi bir tavır almaya yanaşmıyor ve gerçeklerin ortaya çıkarılması işinin tarihçilere bırakılması gerektiğini savunuyor. Aynı Fransa, Ermeni soykırımı iddiaları karşısında buna ters düşen bir tavır takınıyor. Fransız parlamentosu "Ermeni soykırımı"nı kabul eden bir karar çıkarıyor. Fransız mahkemesi, soykırımın olmadığını savunan bir tarihçiyi yargılayıp mahkûm ediyor... Türkiye'nin soykırım iddiaları üzerinde tarihçilerin bir çalışma yapması çağrısı da Fransa'da dikkate alınmıyor... Fransız "resmi" görüşüne göre, Cezayir'de 1945'te olanlar, Fransız yönetimine karşı bir "ayaklanmayı bastırmayı" hedefliyordu. Fransızlar Anadolu'daki ayaklanmayı dikkate almadan, Osmanlı devletini olanlardan sorumlu tutuyor.8 Mayıs 1945'in yıldönümü, Fransa'da hararetli bir tartışma başlattı. Bu da olayın olumlu yanı... Birçok Fransız aydını, akademisyeni, yazarı -hatta politikacısı ve diplomatı- Fransa'nın geçmişiyle yüzleşmesi ve gerçeği kabullenmesi gerektiğini savunuyor. "Le Monde"un yazdığı gibi "Selif ve Guelma'daki katliamlar, sessizlik duvarını delmeye başlıyor. Resmi laflar, geçmişin üzerine bir perde çekemez artık"... skohen@milliyet.com.tr BASINA pek yansımadı, ama İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 60. yıldönümü görkemli törenlerle kutlanırken, Cezayir'den farklı bir ses yükseldi.