Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Simdiye kadar Irak’ı gerekirse tek yanlı bir kararla vuracağı sinyalini veren Bush yönetimi, bu stratejisini en azından tartışmaya aşmış bulunuyor.
Başkan son birkaç gündür Saddam’a karşı askeri bir müdahale olasılığını içte Kongre üyeleri ile, dışta da (özellikle sadık dostu İngiltere Başbakanı Blair’in de aracılığı ile) müttefikleri, ayrıca Rusya ve Çin ile görüşüyor.
Tabii George W. Bush’un bu istişareleri, yönetimin Kongre’den ve uluslararası camiadan (ve hele yakın dostlarından) destek sağlayamadığı takdirde, askeri bir operasyondan topyekûn vazgeçebileceği anlamına gelmiyor.
Daha önceki gün Başkan Yardımcısı Dick Cheney gibi "şahinler"in ve Dışişleri Bakanı Colin Powell gibi "güvercinler"in verdiği demeçler, her şeye rağmen ABD’nin "tek yanlı" (veya gerekirse tek başına) harekete gerçekte tereddüt etmeyeceğini gösteriyor.
Bir bakıma, son yapılan temaslarla, olası bir harekât için "geri sayma" sürecinin başlamakta olduğu da söylenebilir... Bunda bilinmeyen husus "zaman faktörü", yani bu sürecin uzunluğudur...
***
BAŞKAN Bush’un bir yandan "şahinler" ile "güvercinler" arasındaki tartışmaları, diğer yandan ABD’ye yakın ülkelerin olumsuz tepkileri arasında, henüz kesin kararını vermediği (hatta zaman zaman bocaladığı) biliniyor. Bununla beraber, genç Başkan’ın babasının 10 yıl önce bitiremediği işi mutlaka tamamlamak istediği ve bu nedenle "askeri seçeneğe" oldukça meyli olduğu da açık.
Yönetimin böyle bir müdahale için kullandığı argümanlar, şimdiye kadar uluslararası kamuoyunu (ve son zamanlarda Amerikan halkının önemli bir kesimini) fazla ikna etmişe benzemiyor. Öne sürülen başlıca gerekçe, Saddam’ın kitle imha silahlarına sahip olması, hatta nükleer silah geliştirme çabası içinde bulunmasıdır. ABD bunu kendisi ve tüm dünya için büyük bir tehdit olarak görüyor. "Şahinler" bir an önce "önleyici bir darbe" vurulmaz ve Saddam rejimi ortadan kaldırılmazsa, ileride çok kötü sürprizlerle karşılaşabileceğini öne sürüyorlar.
Aslında Saddam’ın elinde "dehşet silahları"nın bulunması çok kimseyi (hatta Arap ülkelerini de) kaygılandırmıyor değil. Gerçi Irak gibi bu tip silahlara sahip başka ülkeler de var; ama ABD kafayı Irak’a takmış. Kaldı ki, ABD’nin bir operasyona girişmesi halinde, Saddam umutsuzluk içinde, bu dehşet silahlarını kullanabilir. Bu da bölge için de, dünya için de daha büyük bir felaket olur.
Uluslararası camianın geniş bir kesimi böyle düşünüyor. Ve gerçekten eğer Bush yönetimini rahatsız eden sebep Saddam’ın kitle imha silahlarını gizlice geliştirmesi ise, bunun önlenmesi için askeri değil, siyasi - diplomatik opsiyona başvurulmasının daha doğru olacağını savunuyor.
***
BÜTÜN mesele şimdiye kadar böyle bir opsiyonun başarı şansının pek parlak görülmemiş olmasıdır. Saddam kendisine has taktikler ile BM’nin kararlarına meydan okumayı, silah denetçilerini atlatmasını ve bildiğini okumayı becermiştir.
Şimdi Türkiye’den Rusya’ya, Fransa’dan Mısır’a kadar pek çok ülke, Saddam’ı BM’yi dinlemesi, denetçilere şartsız olarak kapılarını açması ve uluslararası işbirliğine yanaşması için sıkıştırıyor.
Ne var ki Bağdat buna karşı direndikçe, kuşkuları artırıyor ve - en önemlisi - Bush yönetimini de zaten meyilli olduğu askeri harekât opsiyonuna doğru giderek itiyor.
Bu yöndeki geri sayma sürecini durduracak tek faktör, gene Irak’ın vereceği karardır. Yoksa askeri müdahaleye karşı çıkan Amerikan ve uluslararası çevrelerin tepkisi değil..