DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül Washington'a "gitmeli miydi, gitmemeli miydi" tartışmasını sürdürmenin artık bir yararı yok. Gül bugün gidiyor. Dolayısı ile, tartışmalarda kullanılan lehteki ve aleyhteki argümanları bir yana bırakıp, bu gezinin ne ölçüde beklentileri karşılayacağına bakmak daha doğru olur.
Aslında bu beklentileri de yüksek tutmamak lazım. Gül Türk - ABD ilişkilerinde üst üste çıkan iki krizin (tezkere olayı ile Süleymaniye skandalının) yol açtığı kritik bir aşamada bu ziyaretini gerçekleştiriyor. Amaç, ilişkilerdeki hasarı onarmak, karşılıklı çıkarları ve de stratejileri yeniden ayarlamaya çalışmaktır.
Şu da bir gerçek ki, ilişkiler bir günde, bir olay yüzünden bozulabilir; ama bir günde ve bir ziyaretle tam olarak eski haline dönmez. Bunun gerçekleşmesi için her şeyden önce iki tarafın da bunu içtenlikle istemesi ve bu yönde kararlılık göstermesi şart.
Halen gerek Türk gerekse Amerikan yetkilileri, "geçmişi bırakıp geleceğe bakmak" ve "çatışma yerine işbirliği sağlamak" anlayışı ile böyle bir kararlılık gösteriyorlar. Gül'ün Washington gezisini (daha önce ABD Dışişleri Bakanı Collin Powell'ın ve son olarak iki Amerikalı komutanın Ankara ziyareti gibi) bu çerçevede değerlendirmek gerek.
***
TÜRK - ABD ilişkilerinin zedelenmesine Irak'la ilgili sürtüşmeler sebep olduğuna göre, "hasarın tamiri" amacına yönelik Washington'daki görüşmelerde ele alınacak başlıca konu da, Irak olacaktır.
Bu bağlamda Türk tarafının beklentisi, Kuzey Irak'a hakim olan ABD'nin, terörist listesinde de yer alan PKK'yı tamamen tasfiye etmesidir. Bu konuda artık Washington'dan net ve kesin bir angajman bekleniyor... Türkiye'nin diğer bir isteği de, ABD'nin kurduğu yeni yönetimde, Türkmenlere daha geniş ve etkin temsil hakkını vermesidir. Oysa son kurulan Irak yönetimi, bu bakımdan Ankara'da düş kırıklığı yaratmıştır. Türk tarafı ABD'nin Türkmenler konusunda daha anlayışlı davranması gerektiği görüşündedir... Bir diğer beklenti de, ABD'nin Türkiye'nin Irak'ın siyasal ve ekonomik yapılanmasında ve özellikle ticari projelerde daha geniş pay almasını sağlamasıdır...
ABD'nin Irak'la ilgili beklentileri de şöyle özetlenebilir: Washington PKK'ya karşı istenilen tavrı almaya hazır. Ancak Kuzey Irak'taki Türk askeri varlığının özellikle Türkmenler konusunda ABD ile eşgüdümlü hareket etmesini ve yasadışı faaliyetlere bulaşmamasını istiyor. Amerikalılar görüşmelerde bu konuda Türk tarafını bağlayan bir mutabakata varılmasını bekliyor... ABD'nin diğer bir beklentisi de Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi ile ilgili. Ankara ilke olarak buna yatkın, ama bu konuda Amerikalılar detayları daha sonra askeri düzeyde görüşülmek üzere, şimdiden Gül'ün görüşlerini almak istiyor.
Birinci sırada yer alan Irak dışında, Washington görüşmelerinde, Ortadoğu Yol Haritası, Kıbrıs, Ermenistan'la ilişkiler gibi konular da ele alınacak. Ancak bunlar daha çok, "görüş alışverişi" niteliğinde olacak.
***
YUKARIDA belirttiğimiz gibi, Gül'ün bu ziyaretinden çok şey beklememek lazım. Ancak özellikle Irak ile ilgili geleceğe yönelik politikalarda bir ayar sağlanabilirse, bu iyi bir sonuç sayılacaktır.
Tabii önemli olan, ilişkilerin yeniden rayına oturması için masada gösterilecek yeni anlayışın ve iyi niyetin pratikte de sürdürülmesi ve yeni yol kazalarına mahal bırakılmamasıdır.