Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



TÜRKİYE ile KKTC arasında "ekonomik entegrasyon"dan öteden beri söz edilir. Ecevit hükümeti döneminde, Kıbrıs meselesinde bir çözüme varılamaması halinde, Türk kesiminin Türkiye ile bütünleşmesi yönünde gerekli bütün adımların atılacağı açıkça beyan edilmişti. KKTC Başkanı Rauf Denktaş da birçok vesile ile ve özellikle AB'nin sadece Rum kesimini üye olarak kabul edeceğini duyurduğu hallerde, KKTC'nin anavatanla entegrasyona gideceğini söylemiştir.
Anlaşılan şimdi bu beyanların hayata geçirilmesi noktasına geliyoruz.
Nitekim Türkiye - KKTC Ortaklık Konseyi'nin hazırladığı bir gümrük birliği anlaşmasının Ankara'dan adaya giden 4 bakanın da katılacağı bir törende bugün imzalanması bekleniyor.
Bu, TC - KKTC ekonomik bütünleşmesi yolunda şimdiye kadar atılan en önemli adım olacak.
* * *
BU gelişmenin zamanlaması anlamlı: Müzakereler kesilmiş, Annan planı rafa kaldırılmış durumda... Rum kesimi önümüzdeki mayısta AB'nin tam üyesi olmaya hazırlanıyor, Türk tarafının son açılımlarını dikkate bile almıyor... Bu arada "sınırların" açılmasından sonra Türk yönetimi fiili durumun kendi lehinde geliştiğine inanıyor. Yönetim aralıkta yapılacak seçimler öncesinde halkı rahatlatacak bazı ekonomik önlemler almakta yarar görüyor...
TC - KKTC ekonomik entegrasyonunun şimdi yaşama geçirilmesinin ortaya koyduğu bir gerçek de, bu konuda Erdoğan hükümetinin Denktaş yönetimine tam destek verdiğidir. Başbakan Erdoğan'ın iktidara gelişinden hemen sonraki demeçleri, Kıbrıs politikasında köklü bazı değişiklikler yapılacağı beklentisine yol açmıştı. Zaman içinde bu tavrın, yerleşik "resmi" çizgiye çekildiği ve Denktaş'ın görüşlerinin de yönlendirici olduğu görüldü. Nitekim uzun süre tartışılan ekonomik entegrasyon ile ilgili projenin yaşama geçirilmesinin bugünkü iktidara nasip olması ilginç...
* * *
TÜRKİYE ile Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik bütünleşmeyi pekiştirmeye karar vermesi, sadece adadaki Türk halkını rahatlatmak amacını gütmüyor tabii. (Pratikte bunun sıkıntıları ne kadar gidereceği de zamanla belli olacak)... Bunun bir de siyasi amacı var: O da Denktaş'ın zaman zaman belirttiği gibi, iki eşit egemenlik ilkesine dayanmayan herhangi bir çözümün kabul edilmeyeceği ve hele Rum kesiminin tek başına AB üyesi olması halinde, artık "herkesin kendi yolunda" gideceği mesajını vermektir.
Bu yeni gelişme karşı tarafı zorlar, yani çözümü kolaylaştırır mı? Dışişleri Bakanı Gül dahil, resmi ağızlar bu umudu taşıyor. Gül yeni anlaşmanın Türkiye'nin AB ile ilişkilerini etkilemeyeceğine de inanıyor.
Oysa daha bu anlaşma imzalanmadan Rum kesiminden, AB'den ve diğer başkentlerden gelen tepkiler, böyle bir umudu güçlendirecek nitelikte değil. Aksine, bunun çözüm şanslarını daha da uzaklaştırması ve Türkiye - AB ilişkilerinde olumsuzluk yaratması daha muhtemel gözüküyor. Hem de tam 7'nci paketten sonra Türkiye lehinde bir hava esmeye başlarken...
.................
Not: Bu yazı dün gece geç saatte anlaşmanın imzalanmasının ertelendiği haberinin gelmesinden önce yazıldı. Bunun gerçek nedenini yarınki yazımızda değerlendireceğiz.