OLAYI “Hindistan’ın 11 Eylül”ü diye nitelendirenler var... Önceki gece Bombay veya yeni adı ile Mumbai’deki dehşet verici terörist saldırısını canlı bildirirken Hint televizyonunun bir sunucusu şöyle diyordu: “Amerikalılar nasıl New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin trajik görüntüsünü unutmadılarsa, Hint ulusu da Mumbai’de bir anıt gibi duran Tac Mahal otelinin alevler ve dumanlar içindeki imajını unutmayacaktır”...
Hindistan şiddet olaylarına bağışıklığı olan bir ülke değil. Aksine Hindistan’ın çeşitli yerlerinde sık sık terörist saldırılar oluyor. Ama bu kez Mumbai’deki terör eylemi, birçok bakımdan öncekilerden farklı ve daha endişe verici.
Şimdiye kadar saldırılar (ister Müslüman, ister Hindu militanlardan gelsin), ibadet yerlerini veya kalabalık meydanları hedef alıyor, buralarda bombalar patlıyordu. Mumbai’deki eylem ise, otomatik silahlar kullanan geniş bir terörist grubunun, kentin 8 ayrı noktasında, otellere, kafelere ve bazı binalara saldırmaları, özellikle yabancıları (Amerikalı, İngiliz, İsrailli) rehin almaları ve Hint güvenlik güçleriyle çatışmaları şeklinde gerçekleşti.
Kısacası saatlerce süren bu eylem, daha önce görülenlerden, amaç, taktik ve ideoloji açısından, farklı boyutlar taşıyor.
Amaç ne?
On beş milyon nüfuslu Mumbai, Hindistan’ın finans, ticaret, endüstri, film ve turizm merkezi. Aynı zamanda kalkınan Hindistan’ın bir vitrini.
Teröristlerin bu kenti eylemleri için seçmeleri, rastlantı değil. Amaç bu imajı bozmak, Hindistan’ı en can alıcı yerinden vurmak ve zayıflatmak. Aynı zamanda da dış dünyaya ve özellikle Hindistan’la sıkı ilişkisi olan ülkelere (ve bu arada yabancı yatırımcılara da) gözdağı vermek...
Saldırganların kullandığı yöntemler, çok iyi organize olduklarını, bu eylemleriyle ilgili planlarını titizlikle hazırladıklarını, yani bu işi profesyonelce yaptıklarını gösteriyor.
O halde kimdir bu teröristler?
Eylemin sorumluluğunu üstlenen “Dekkan Mücahidin” adlı grubun adı daha önce geçmediği için, Hint istihbarat uzmanları dahi bu soruya bir yanıt veremiyor. Dekkan, Hindistan’ın güneyinde -Haydarabad kentini de kapsayan- geniş bir bölgenin adı. Ola ki “mücahitler” bu bölgeden gelmiş olsun. Veya ortaya yeni çıkan bir örgüt olsun... Ama terör uzmanları, eylemin geniş boyutlarını dikkate alarak, bu işi yapanların çok daha güçlü ve büyük bir örgütle -veya bir “dış odak”la- ilintili olduğu kanısındalar.
Nitekim Hindistan Başbakanı Manmohan Singh, dünkü konuşmasında, herhangi bir isim vermeden, “dış ilinti” olasılığını vurguladı.
Yapan kim?
Bu kim olabilir? Pakistan’daki bazı “karanlık güçler” mi? “El Kaide” mi?
Bu aşamada söylenenler spekülasyon veya tahminin ötesine geçemez. Belki ele geçirildiği bildirilen bazı saldırganların ifadelerinden, gerçek ortaya çıkar.
Ancak tamamen yerel de olsa, dış odaklarla ilintili de olsa, bu saldırıyı düzenleyenlerin, ideolojik duruşları ve stratejik amaçları belli oluyor: Bu gençler Hindistan’daki siyasal, ekonomik ve sosyal düzene karşıdırlar. Yabancılardan ve özellikle Batılılardan nefret ediyorlar. Bu eylemleriyle hem bir nevi intikam almak, hem de kendi ezikliklerini, öfkelerini ve de mesajlarını iletmek istiyor olabilirler...
Gerçek şu ki, bir avuç terörist koca Hindistan’ı sarsabiliyor ve sıkıntıya sokabiliyor. Daha önemlisi, bu eylem Afganistan ve Pakistan’dan sonra, Hindistan’ın da istikrarsızlığa ve gerginliklere ne kadar müsait bir bölge haline geldiğini de gösteriyor.