SANKİ seçim kampanyası sırasında partiler arası bir tartışmayı değil, diplomatlar ve analistler arasındaki bir yuvarlak masa toplantısını izliyorduk... Konu dış politika idi ve konuşmalar seviyeli ve ciddi biçimde yapılıyordu. Zaten parti "sözcü"lerinin biri Dışişleri Bakanı (İsmail Cem, DSP), ikisi meslekten yeni ayrılan diplomat (İnal Batu, CHP ve Mehmet Ali İrtemçelik, ANAP) diğer üçü de (Ayfer Yılmaz, DYP; Salih Somuncuoğlu, MHP ve Abdullah Gül, FP) dış politika ile içli dışlı politikacılardı...
Önceki gece NTV'de Murat Yetkin tarafından yönetilen "Sorunlar ve Çözümler" programını izleyenler, herhalde 2 saatlik tartışmanın sonunda, biz soru soran panelistler gibi, "keşke partilerimiz iç politika konularında da bu kadar güzel uyum sağlayabilseler" diye düşünmüşlerdir!
Türkiye'de öteden beri dış politikada partiler arasında ana sorunlar konusunda bir görüş benzerliği (hatta birliği) vardır. Farklılık daha çok yaklaşım ve üslup üzerindedir. Seçim öncesi, parti sözcülerinin belli başlı meseleler üzerinde sergilediği tutum, işte bu gerçeği bir kez daha ortaya koydu.
* * *
NEDİR bu "sorunlar" ve düşünülen "çözümler"?
* Yunanistan: Herkes komşu ülkenin PKK'ya ve Apo'ya desteğine karşı halen izlenmekte olan politika üzerinde hemfikir. Bütün partiler bu konuda aynı kararlılığın devamından yana. Ama Atina ile - tutum değiştirdiği takdirde - ilişkilerin normalleştirilmesi de arzu ediliyor. Bunun gerçekleşmemesi halinde, ciddi bir çatışma tehlikesi de görülüyor...
* Kıbrıs: KKTC'nin devlet olarak yaşamını sürdürmesi ve Türkiye ile entegrasyonun (ama ilhakın değil) gerçekleştirilmesi üzerinde de fikir birliği var. Federasyondan vazgeçilip konfederasyonun önerilmesi de benimseniyor. Apo olayından sonra konfederasyon fikrinin terkedilmesi konusunda ise henüz net bir tavır yok.
* Avrupa Birliği: Lüksemburg şokundan sonra Ankara'nın aldığı tavır haklı görülüyor. AB'nin Türkiye'yi pek istemediği kanısı da yaygın. Bundan sonra ne yapılması gerektiği konusunda ise görüşler farklı. FP ve MHP üyeliğin bir yana bırakılıp Avrupa ile sadece "ikili ilişkiler" üzerinde durulmasından yana. Diğer partiler AB üyeliğini gene "dış politika önceliği" sayıyor, ama "her ne pahasına olursa olsun" şeklinde değil...
* Kosova: FP ve MHP Arnavutların milli emellerinin gerçekleşmesine - yani bağımsızlığa - sıcak bakıyor. Diğer partiler özerkliği destekliyor. Ama hepsi Türkiye'nin daha "aktif" davranmasını istiyor.
* Enerji boru hattı: Herkes bu büyük projenin lehinde. Bu arada Rusya ile sürtüşmenin önlenmesi gereği de vurgulanıyor.
* İnsan hakları: Son hükümetlerin bu alanda başarılı olup olmadığı tartışma konusu. Özellikle FP ve DYP bu alanda daha büyük çaba harcanması gerektiğini savunuyor...
* * *
SINIRLI zaman içinde belki bazı konularda derine inilemedi, bazı sorunlara da hiç değinilemedi...
Panelist Dr. Mensur Akgün'ün de belirttiği gibi, partilerin programları, dış politika açısından çok zayıf. Geçen seçimlerden de anımsıyorum: Seçim bildirgelerinde dış konulara ayrılan yer (DSP'ninki dışında) kısacıktı. Bu kez umarız daha kapsamlı tutulur...
İki partinin (CHP ve ANAP'ın) saflarında şimdi eski büyükelçilerin bulunması, sevindirici bir gelişme. TV programında, Batu ile İrtemçelik, "partizan"dan çok, "uzman" gibi konuştular.
Batı'da partilerin dış politikalarını "Gölge Dışişleri Bakanları" izler ve yönlendirir. Türkiye'de de böyle bir yeniliğe gidileceğini ümit edebilir miyiz?
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025