Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

IRAK'la ilgili - Türkiye açısından - iyi haberler var:
1) Kerkük - İskenderun petrol boru hattı - nihayet - açılıyor.
2) Irak, BM kararlarına uyma konusunda daha esnek davranıyor.
3) ABD, Irak'a karşı politikasını yumuşatıyor.
4) Kuzey Irak'ta ateşkes yürüyor ve yavaş yavaş bir barış ortamı oluşuyor.
5) Çekiç Güç sorunu, hal yoluna giriyor...
* * *
BORU hattından başlayalım.
Körfez Savaşı sırasında Irak'a karşı BM kararı ile uygulanan ambargonun günümüze dek devam etmesi, Kerkük - İskenderun petrol boru hattının da kapalı kalmasına yol açtı. Bunun Türk ekonomisine verdiği zarar malum. Ankara, en az iki yıldır bu boru hattının tekrar devreye girmesi ve Irak'a karşı uygulanan yaptırımların hafifletilmesi için büyük çaba harcıyordu. Geçen yaz, bu yönde bazı umutlar doğdu. Hatta Eylül'de Güvenlik Konseyi'nin 986 sayılı kararına göre, Irak'a "gıda karşılığı petrol" satmak - ve dolayısı ile Kerkük - İskenderun boru hattını tekrar devreye sokmak - imkanının verileceği söylendi. Ne var ki, Irak'la ABD'nin karşılıklı inatlaşması sonunda, prensip mutabakatı hayata geçirilemedi.
Ve nihayet önceki gün, Irak'ın eski itirazlarından vazgeçmesi, ABD'nin de bu kez "tamam" demesi sonunda, anlaşma sağlandı. Şimdi fiyat tespiti ve uygulamayı denetleyecek BM personelinin hareket serbestisi gibi "detaylar"ın halli kalıyor. Genel kanı, Irak petrolünün İskenderun hattına en geç Aralık ortalarında akmaya başlayacağıdır.
Olay Türkiye için sevindiricidir. Türk ekonomisi, önümüzdeki 6 ay içinde, 500 - 600 milyon dolarlık bir gelir sağlayabilecek. Irak'a 6 ayda 2 milyar dolarlık petrol satma izini veriliyor. Bağdad bunun yarısını yani bir milyar doları gıda ve ilaç almak için kullanacak. Türkiye, iyi bir çalışma ile, bu ihtiyaçların yarısını karşılayabilir. Türkiye ayrıca boru hattından geçişten 120 milyon dolarlık bir gelir sağlayacak. Ve en önemlisi, Güneydoğu Anadolu'da ekonomik yaşam canlanacak...
* * *
TÜRKİYE açısından önemli bir karar da, ABD'nin Kuzey Irak'taki 24 "hükümet dışı örgüt"ün (NGO) faaliyetine son vermesidir. ABD bu kuruluşlarda çalışan 5 bin kişiyi de Türkiye yolu ile Guam'a nakledecek.
Türkiye ötedenberi yabancıların desteğindeki NGO'ların Kuzey Irak'taki faaliyetinden rahatsız oluyor, bunların geri çekilmesini istiyordu. ABD'nin kararı bu isteği yerine getiriyor.
Bunun bir "uzantısı" olarak, Çekiç Güç konusu da, şimdi yeni bir şekil alıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü de, "Huzur Operasyonu, artık eski zeminini kaybetmiştir" diyor. Gerçi Kuzey Irak'ta uçuş yasağı hala yürürlüktedir; ama Çekiç Güç'ün esas "varlık nedeni" - yeni şartlar içerisinde - artık ortadan kalkıyor. Bunu Amerikalılar da kabul etmeye başlıyorlar.
Şu sırada, Ankara ile Washington arasında bu konuda sessiz diplomasi ile önemli istişareler yapılıyor.
Ve genel eğilimin, Çekiç Güç'ün, şimdiye kadar süregelen şekli ile faaliyetinin ve statüsünün tamamen değiştirilmesi (hatta bilinen biçimi ile "Operasyon"un sona erdirilmesi) yönünde olduğu anlaşılıyor.
Irak "cephesi"ndeki bütün bu gelişmeler, Türkiye'yi rahatlatacak, ayrıca bölgede de daha huzurlu bir ortam yaratacak gibi görünüyor...

İFADE özgürlüğünü kısıtlayacak yeni basın yasası taslağının yarattığı karamsarlık arasında, hükümetin dün Meclis'e sunduğu insan hakları ile ilgili tasarı, bir umut ışığı veriyor.
Bu metin, gerçekten Türkiye'nin insan hakları alanında Avrupa standartlarına uygun düzenlemeler içeriyor. Zaten gerekçede de belirtildiği gibi, amaç Türk yasalarının Avrupa Konseyi üyelerinin mevzuatı ile uyumlu olmasını sağlamaktır.
Yasa tasarısının Çiller'in Hollanda'ya hareket ettiği, Dışişleri Bakanlığı'nın da Avrupa'da Türk imajını düzeltme çabalarını yoğunlaştırdığı bir zamanda açıklanması, rastlantı olmasa gerek.
Bu olumlu ilk adımdan sonra şimdi iş Meclis'in yasayı onaylamasına ve - en önemlisi - ilgili makamların, zihniyet değişikliği ile bunu iyi uygulamasına bağlı...
Dünyaya bu değişikliğin "kozmetik" değil, gerçek olduğuna ikna etmenin tek yolu da budur.