Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ancak Kuzey Irak'taki gelişmelerin seyri, Irak'ın geleceğine bağlı. Ülke genelinde devlet otoritesi, ulusal birlik ve istikrar kurulmadan Kuzey Irak'ta PKK faaliyetinin ve bağımsızlık yönünde bir Kürt oluşumunun önlenmesi ya da kontrol altına alınması çok zor.Bu bakımdan Irak'taki olaylara sadece Kuzey Irak/PKK açısından bakmamalı, tablonun tümünü dikkate almalı.Dün Ankara'ya 6 bakanıyla birlikte gelen Irak Başbakanı Nuri Kemal el Maliki ile yapılan görüşmeler, Türk yetkililerine Kuzey Irak kadar ülke genelindeki gelişmeler ve Irak yönetiminin ülkenin geleceğiyle ilgili görüşlerini öğrenme, Türkiye'nin birleşik ve istikrarlı bir Irak için yapabileceği katkıları değerlendirme fırsatını verdi. TÜRK kamuoyu Irak sorunu denince daha çok Kuzey Irak'taki durum ve PKK'nın oradaki varlığı üzerinde odaklanma eğiliminde. Bu bir bakıma doğal. Çünkü o bölgede olup bitenler, Türkiye'nin güvenliğiyle ve siyasi duruşuyla doğrudan ilgili. Bu ziyaret Irak sorununun çok kritik noktaya geldiği bir zamana rastladı.Ülke bir iç savaş ve kaos ortamı içinde. Her gün pek çok can alan şiddetin hedefi sadece Amerikan askerleri değil, hatta daha çok Iraklı Şiiler, Sünniler, siviller ve güvenlik güçleri... Önceki gün "kitle halinde insan kaçırma" olayı, hükümetin ve güvenlik güçlerinin ne kadar aciz duruma düştüğünü bir kez daha gösterdi.Irak'ın bir numaralı sorunu güvenlik. Amerikan veya koalisyon askerleri bunu sağlayamıyor. Yeni oluşturulmakta olan Irak güvenlik gücü başarısız. Hatta militanların ve direnişçilerin bu güçlere sızdığı da biliniyor. ABD'nin Irak'ta yaptığı en vahim hata, işgalden hemen sonra Irak ordusunu ve güvenlik güçlerini (Baas Partisi ile birlikte) dağıtması oldu. Bu, birçok subayın ve parti yöneticisinin direnişçilerin safına geçmesine yol açtı.Irak'taki çatışmalar, giderek halkın bölünmesi ve cepheleşmesi tehlikesini yaratıyor. Irak'takiler artık kendi etnik veya dinsel kimliklerini (Arap-Kürt, Şii-Sünni gibi) "Iraklılık" bilincinin üstünde sayıyor. Bu durumda Irak'ın tekrar ulusal birliğine ve üniter siyasal yapıya nasıl kavuşacağı büyük bir soru işareti.Başbakan Maliki'nin başında bulunduğu hükümet, mümkün olduğu kadar bir "ulusal birlik yönetimi" görüntüsünde. Ancak Saddam rejiminin devrilmesinden sonra Sünni-Şii dengelerinin değişmesi sonucunda, henüz devlet kurumlarında yeni güç dengeleri tam oluşmuş değil. Şiddet eylemlerinin bir sebebi de, bu ve mücadele giderek bir iktidar kavgasına dönüşüyor. Dengeler altüst Bağdat'ta, Washington'da olduğu gibi, resmi ağızlar, Irak'ın yeniden yapılanmasında kaydedilen "ilerlemeler" üzerinde durabilirler. (Maliki de bunları kendi kredisine kaydedebilir), ama durumun vahameti ortada... Aynı şekilde ABD'nin çaresizliği de...Washington'da Demokratların seçim zaferinden sonra, ABD'nin kısa sürede (hatta belirli bir takvimle) çekilmesi lehinde sesler yükseliyor. Buna karşı çıkanlar (bu arada bazı komutanlar) "Çekilirsek, bu büyük bir boşluk yaratır, şiddet artar" diyorlar. Sanki durum o noktada değilmiş gibi...Ama şu da bir gerçek ki, Irak hükümeti merkezi otoriteyi kuramazsa, Irak güvenlik güçleri duruma hâkim olamazsa, Amerikan askerlerinin hemen çekilmesi, kaosu ve iç savaşı büsbütün kızıştıracaktır. Maliki bu nedenle ABD'nin ve bu arada komşu ülkelerin, Irak güvenlik güçlerinin gerçek bir güç haline gelmesine yardımcı olmalarını istiyor. Ama bu da zaman gerektirir ve ne yazık ki, zaman barış ve huzur yönünde işlemiyor... skohen@milliyet.com.tr Maliki'nin beklentisi