Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İRAN Cumhurbaşkanı Rafsancani'nin kalabalık bir heyetle bugün başlayacağı Türkiye ziyareti, Türk - İran ilişkilerinde yeni bir yakınlaşma döneminin işaretini veriyor.
Bu gezi, iki komşu ülke arasında bir ara esen gerginlik rüzgarlarının dinmeye ve nisbi bir yumuşamanın hissedilmeye başladığı bir zamanda gerçekleşiyor.
Türk - İran ilişkileri uzunca bir süre, Tahran'ın bir yandan Türkiye'de bazı terör eylemlerinin sorumlusu olan militan örgütleri desteklemesi, diğer yandan da sınır bölgesinde PKK'nın faaliyetine göz yumması nedeni ile, soğuk, hatta zaman zaman gergin bir seyir izlemiştir. Bu yılın başlarında, Türkiye'de İran'ın terör olayları ile ilintisi hakkında açıklamaların yapılması, bunun ardından karşılıklı olarak diplomatların hudut dışı edilmesi, ilişkileri büsbütün gölgelemiştir. Ancak İran, Türkiye ile bozuşmanın (Özellikle Batı'nın kendisini izole etmeye çalıştığı bir ortamda) hiçbir yarar sağlamayacağını sezdiği gibi, Erbakan'ın iktidara gelmesini de daha sıkı bağların kurulması için bir fırsat olarak görmüştür. Son birkaç ayda, ilişkilerin normalleşmesi ve özellikle güvenlik konusunda, eski anlaşmazlıklara son verilmesi için bazı adımlar atılmıştır. Erbakan'ın geçen Ağustos'ta Tahran'ı ziyareti de yeni bir havanın oluşmasına yardımcı olmuştur.
İran lideri şimdi Türkiye gezisini, böyle daha olumlu bir ortam içinde gerçekleştiriyor.
* * *
RAFSANCANİ'ye eşlik eden heyetin yapısı ve hazırlanan görüşme gündemi, konuşmalarda ekonomik konuların ağırlık kazanacağını gösteriyor. Nitekim Ankara'da ticari ve ekonomik bazı anlaşmaların imzalanması da söz konusu.
İki komşu ülkenin bu alanda işbirliği yapması, kendi çıkarlarının gereğidir. Örneğin Türkiye'nin enerji ihtiyaçlarını, İran'dan sağlaması doğal ve iki ülkenin de yararınadır. Geçen Ağustos'ta imzalanan 23 milyar dolarlık doğal gaz anlaşması bu düşüncenin bir ürünüdür. Türkiye ve İran'ın petrol ve gaz alanında sadece ikili değil, dış dünyaya yönelik işbirliği projeleri (örneğin Kazakistan ve Türkmenistan'dan Ceyhan'a kadar uzanacak boru hatları projeleri gibi) üzerinde şimdiden çalışmaları da gereklidir.
Kuşkusuz böyle ilişkiler, Ankara ile Tahran'ın eski güvensizliklerini tamamen ortadan kaldıracak bir ortam oluşturmaları ile mümkündür. Bu da, örneğin güvenlik - terör konularında ortak bir tavır sergilemeleri (bunu da fiilen kanıtlamaları) ile mümkündür.
Ankara'daki görüşmelerde kuşkusuz bu konular da ele alınacaktır. Ama, belirttiğimiz gibi, bunun sadece laftan ibaret kalmaması, daha açık bir ifade ile, İran'ın geçmişte Türkiye'de ciddi kuşkulara ve tepkilere yol açan (hala da bölgede ve dünyada aynı kaygıları yaratan) davranışlardan sakınması gerekiyor.
* * *
GÜNLERDENBERİ Rafsancani ile yapılacak görüşmelerde, bir savunma işbirliği anlaşmasının ele alınacağı söyleniyor. Bu söylentilere yol açan da, Başbakan Erbakan'ın savunma sanayiinde işbirliğinin iki ülkenin de yararına olacağı, bunun NATO ile ilgisi olmadığı tarzındaki beyanlarıdır.
Bu demeçler, Ankara'da Dışişleri ve Genelkurmay çevrelerinde şaşkınlık yarattığı gibi, Washington'da da tepkilere yol açmıştır. Oysa, üst düzey Türk yetkilileri, böyle bir çalışmanın veya hazırlığın mevcut olmadığını, dolayısıyla, resmi müzakerelerde böyle bir konunun masaya gelmeyeceğini söylüyorlar. Velev ki, Rafsancani - Erbakan buluşmasında, bu bir arzu veya fikir olarak konu edilsin...
Bunun gibi belki de kafalarda ikili veya İslam dünyasını kapsayan fikirler de yer alıyor olabilir. Ama resmi heyetler arasındaki görüşmelerde, daha gerçek ve somut projeler üzerinde durulacaktır.
* * *
TÜRKİYE ile İran arasında ilişkilerin gerginlik ve güvensizlikten kurtulup yakınlaşma ve işbirliği dönemine girmesi kuşkusuz her iki ülkenin de yararınadır.
Ancak, İran'ın Türkiye'nin sıkı bağları bulunduğu Batı dünyasına karşı tavrı ve dolayısıyla özellikle ABD'nin İran'ı izole etme çabaları, Türk diplomasisini dengeleri kollayan dikkatli bir politika izlemek durumunda bırakıyor.
Daha açık bir ifade ile, İran'la yakınlaşma, Batı'ya karşı bir meydan okuma noktasına gelmemeli. Batı ile bağları korumanın bedeli de İran'la bozuşmak olmamalı...