Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İran kendisini uyaran ülke ve kuruluşlara meydan okumaya devam edecek mi? Aralarında ABD, AB ve Rusya'nın da bulunduğu uluslararası camianın geniş bir kesimi Tahran'ı yola getirmek için ne yapacak? Bu sürtüşme, İran'a karşı yaptırım uygulamaya, hatta bir askeri müdahaleye kadar tırmanabilir mi? Veya bu krizin yatışması ve diplomasinin yeniden devreye girmesi ile bir uzlaşmanın sağlanması şansı hâlâ var mı?..AB üçlüsünün (Fransa, Almanya, İngiltere) İran'la haftalardır süren müzakerelerinin Tahran'ın nükleer faaliyetini yeniden başlatma kararından sonra kesilmesi ile, bölgemizdeki gerilim ve tehlike potansiyeli daha da artmış bulunuyor.* * *İran nükleer programını geliştirmeye başladığı günden itibaren, amacın sadece yeni bir enerji kaynağı sağlamak olduğunu belirtmiştir. İran'ın "nükleer silahların yayılmasını önleme antlaşması"nı imza eden 187 ülkeden biri olması, aslında ona nükleer programını sırf "barışçıl amaçlarla" uygulama hakkını veriyor.Ne var ki, İran'ın "siyasi sicili", yakın geçmişteki davranışları, onun özellikle "uranyumu zenginleştirme" programının esas amacının nükleer silah üretmek olduğu yönünde yaygın bir kanaat oluşturmuştur. Nitekim Tahran yönetimine olan güvensizlik, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı dahil çeşitli kuruluşların ve başta ABD olmak üzere birçok ülkenin, İran'ı nükleer silah üretimine yarayabilecek (uranyumun zenginleştirilmesi gibi) programlardan vazgeçirmek için devreye girmesine yol açmıştır.Kuşkusuz İran'ın kendi olanakları ile ileri bir nükleer program geliştirmesi (İsfahan'da yeniden faaliyete geçen tesis İran'ın bu alanda ulaştığı yüksek teknoloji düzeyinin örneği sayılıyor) önemli bir başarıdır. Ancak İran'ın bu yetenek ve olanaklarını çok geçmeden (bazı uzmanlara göre 2 ila 5 yıl içinde) nükleer silah üretimi için kullanacağı korkusu, uluslararası camianın geniş bir kesimini, Tahran'a "dur" demeye itmiştir.* * *Tahran öteden beri bu baskılara karşı direniyor. Yeni Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad da, AB üçlüsünün İran'a, "zenginleştirilmiş uranyum" programından vazgeçmesi karşılığında önemli ekonomik ve siyasal avantajlar sağlayacak bir öneri paketine karşı çıktı.Sonuçta şimdi İran ile uluslararası camianın önemli bir kesimi, tehlikeli bir çekişmenin eşiğine gelmiş bulunuyor. Eğer önümüzdeki günlerde İran, yeniden başlattığı nükleer faaliyeti durdurmazsa ve kesilen müzakereler başlamazsa, ABD'nin AB üçlüsünün de desteği ile sorunu BM Güvenlik Konseyi'ne götürmesi ihtimali var. ABD İran'a karşı ekonomik ve siyasal yaptırımlar uygulanmasını isteyebilir. Ancak Güvenlik Konseyi'nde Çin'in ve şimdiye kadar AB ile birlikte hareket eden Rusya'nın buna destek vermesi beklenemez.Böyle bir gerilim İran'ı da misillemeye itebilir. İran "petrol silahı"nı kullanabilir (zaten fiyatlar son günlerde hızla artıyor). Bu, bütün dünyayı ciddi bir ekonomik krize itebilir. Ayrıca İran'ın, gene misilleme bağlamında, Batı'nın -özellikle ABD'nin- bölgedeki stratejik çıkarlarını zarara uğratacak çıkışlar yapması mümkün.Hasılı, İran'ın nükleer serüveninden çıkacak bir sürtüşme, herkesi etkileyecek vahim sonuçlar yaratabilir. Bu nedenle, kriz daha fazla tırmanmadan, uluslararası diplomasi yeniden devreye girmeli ve bütün ilgili merkezlerde sağduyunun hâkim olmasını sağlamalıdır... skohen@milliyet.com.tr Uluslararası topluluğun baskılarına karşın, İran'ın nükleer programını sürdürmeye karar vermesi ve bu arada İsfahan'daki atom tesislerini yeniden faaliyete geçirmesi, kaygı verici bir dizi soruya yol açıyor: