Karadeniz turumuzda en yoğun ilgiyi, Gümüşhane’de gördük diyebiliriz. Bunun esas sebebi, Gümüşhane’nin Aydın Doğan’ın memleketi olması, burada halkın "Milliyet"e özel bir sempati beslemesi değil, tabii... TIR’ımız kent meydanına gelir gelmez, büyük bir kalabalığın toplanmasının nedeni basit: Gümüşhanelilerin derdi çok. Emekli memur Recai Kutman, halkın sıkıntılarını anlatırken, "Allah razı olsun, bizi dinlemek için buralara kadar geldiniz. Memleketi yönetenler bizi dinlemiyorlar" diyor.
Kahve sayısı 130’a çıkmış
Gümüşhanelilerin başlıca derdi, işsizlik ve geçim sıkıntısı. Gümüşhane’nin ne fındığı, ne çayı, ne tütünü var. Daha çok bölgede tüketilen sınırlı tarım ve hayvancılığın (ve iki - üç fabrikanın) dışında üretime ve dışsatıma yönelik bir ekonomik yapısı yok. Halkın geniş bir kesimi devlet veya yerel yönetimin hizmetinde. Bir kahvede çalışmak zorunda kalan üniversite mezunu bir gencin verdiği bilgiye göre, 35 bin nüfuslu kent merkezinde 10 yıl önce 35 kahvehane varken şimdi bu sayı 130 olmuş. İşsizler ordusu hep bu kahvelerde... Belediye Başkanı Mustafa Canlı, oran sorduğumuzda rakam verecek durumda olmadığını belirtiyor.
Gümüş hâlâ var ama...
Biraz gerilere gidersek, bu kent Osmanlı döneminde, adını da aldığı gümüşün merkezi idi. Öğretim görevlisi Erdal Akkaya’nın verdiği bilgiye göre, buradaki altın rezervleri 12, gümüş rezervleri de 8 ton olarak tahmin ediliyor. Bazı şirketler ruhsat almış, ama çeşitli nedenlerden - bu arada siyanürden kaynaklanabilecek çevresel sorunlardan dolayı - üretime geçmiyor. Bu konuda halk da ikiye ayrılmış durumda. Kimileri gümüş, altın ve diğer madenlerin üretilmesi için devletin mutlaka devreye girmesini ve böylece yeni iş olanaklarının yaratılmasını istiyor. Kimileri de, Gümüşhane’nin doğasının ve çevresinin bozulmaması gerektiğini, bütün gücünü tarıma ve ticarete vermesi gerektiğini savunuyor.
Organik tarım umut oldu
Kendisini bir "üretim görevlisi" olarak tanıtan Alim Yavuz, iki arkadaşı Sinan Akıncı ve Alaettin Tekinalp ile "üst mercilere" şu öneriyi iletmemizi istiyor: Gümüşhane’nin kalkınması, için (1) Organik üretime geçmesi, (2) Trabzon’dan Erzincan’a kadar uzanacak bir demiryoluna bağlanması, (3) Bir üniversitenin kurulması gerekiyor. Gümüşhane’de çok iyi kaliteli kuşburnu yetişiyor. Dut, kuru fasulye gibi ürünler de var. Ama yeterli üretim yok. Alim Yavuz, Aydın Doğan’ın Kelkit’te giriştiği organik üretimin bölge için "devrim" olabileceğini, Gümüşhane’de de bunun yaygınlaşması ve girişimcilerin yatırım yapması halinde, ekonomik girdaptan kurtulmanın mümkün olacağını söylüyor.
‘Artık benden oy yok’
Sözü seçimlere getirdiğimizde ise, muhataplarımızın (birkaç parti üyesi veya aktif destekçisi dışında) bu konu ile fazla ilgilenmediklerini, daha doğrusu seçimlerden bir şey ümit etmediklerini gözledik. "Ben artık oy kullanmayacağım" diyen emekli bir öğretmen, "Hiçbir politikacıya güvenmiyorum. Yasal zorunluk olduğu için sandık başına gideceğim ve geçerli sayılmayacağını bile bile, oy pusulasına bir şeyler yazıp sandığa atacağım" şeklinde konuşuyor. "Ne yazacaksınız" diye sorduğumuzda, "Siz tahmin ediniz" diye karşılık veriyor! Gerçekten burada giderek zorlaşan yaşam koşulları, seçim heyecanına - ve hele umuduna - yer bırakmıyor. Gümüşhane’de sandıktan ne çıkar? Geçen seçimlerde, bir MHP’li ile bir FP’li (sonradan SP’li) milletvekili çıkmıştı. Bu kez mutlaka bir AKP’li çıkacak. İkincinin kim olacağı ise "ortada". MHP’den de olabilir, ANAP ya da DYP’den de... Hele politikacılar buralara gelmeye başlasın... İlgisizler ve kararsızlar, o zaman - ve belki de belirleyici - son sözü söyleyecekler...