Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’de son haftalarda tırmanan PKK eylemleri nedeniyle gözlerin Kuzey Irak’a çevrildiği bir sırada, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın başkanlığında kalabalık bir işadamı heyeti bu bölgeyi ziyaret ediyor.
İki günlük gezinin ve temasların esas amacı, Türkiye ile Irak Kürt bölgesi arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmektir. Ancak bu ziyaretin siyasal bir anlamı ve önemi de var.
Türk iş dünyasıyla Irak’taki Kürt bölgesi arasındaki ticari temaslar yeni değil. Türk malları birkaç yıldan beri o bölgede büyük rağbet görüyor. Türk firmalar, önemli müteahhitlik işlerinde çalışıyor. Bakan’ın açıklamasına göre, Irak’la ticaretin (örneğin bu yılın ilk beş ayında gerçekleşen 2.2 milyar dolarlık hacmin) yüzde 70’i doğrudan Kuzey bölgesiyle yapılıyor.
Kuzey Irak’taki ekonomik potansiyel, İran’dan Japonya’ya kadar çok sayıda ülkeyi cezbediyor. Türkiye’nin yanıbaşındaki bir bölgeyi başkalarına terk etmesi doğru değil elbet.
Devlet Bakanı’nın, 200 işadamının dahil olduğu bir heyetle Kuzey Irak’a gitmesi, şimdiye kadar “fiilen” yürütülen ekonomik ilişkilerin “resmi” düzeye çıkartılması anlamını taşıyor. Zaten daha önce varılan mutabakata göre, THY’den Ziraat Bankası’na kadar çeşitli kurumların Erbil’de faaliyete geçmesi ve başka büyük projelere de imza atılması söz konusu...
Bu hem Kuzey Irak’taki insanların, hem de Türkiye’nin ve tabii Güneydoğu bölgesinin yararına...

Siyasi önem
Ziyaretin siyasal anlamına gelince, Bakan Çağlayan, Bölgesel Yönetim’in başında bulunan Mesut Barzani dahil, üst düzey Kürt yöneticileriyle görüşme imkânını bulacaktır.
Aslında siyasal alanda da bir süredir temaslar yapılıyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, gene Çağlayan’la birlikte, geçen kasım ayında ilk Erbil ziyaretini gerçekleştirmiş ve orada Barzani ve diğer yetkililerle görüşmüştü. Barzani de bu ayın başlarında Ankara’daydı.
Şimdiki ziyaret de bu yakınlaşma sürecinde yeni bir adım oluşturuyor. Kuşkusuz ekonomik bağların güçlenmesi, karşılıklı ziyaretler ve temaslar, daha elverişli bir siyasal ve psikolojik ortamın oluşmasında önemli bir etken.
Bu etken PKK teröristlerinin Kuzey Irak’ı bir barınak ve sıçrama tahtası olarak kullanmalarının yarattığı ciddi güvenlik sorununun çözümüne katkıda bulunabilir mi? Daha açık bir deyişle, Ankara ile bölge yönetimi arasında ilişkilerin gelişmesi, bölücü örgütün Kuzey Irak’ta etkisiz hale getirilmesine yardımcı olabilir mi?
Yakın geçmişte Türkiye ile Barzani yönetiminin ilişkilerinin hasımane ve gergin olduğu malum. PKK’nın Kuzey Irak’ta kümelenip Türkiye’ye karşı saldırılarını oradan yürütmeye başlaması, gerginliğin tırmandığı zamana rastlar. Bölgesel Kürt yönetimine karşı girişilen baskılar, yapılan sert uyarılar, hatta bazı operasyonlar durumu değiştirmemiştir.

Ticari faktör
Hükümet, Kuzey Irak’a karşı geniş askeri harekâttan, “geçici işgal”e varıncaya kadar, bazı çevrelerin ortaya attığı tavsiyelere itibar etmemiştir ve hâlâ da etmemektedir.
Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı alınacak her türlü tedbir için her şeyden önce Irak merkezi hükümetinin de, bölgesel Kürt yönetiminin ve tabii ABD yetkililerinin desteğinin ve işbirliğinin sağlanması gerekiyor. Başka türlü tek taraflı harekâtların nerelere götüreceğini tahmin etmek zor değil...
Bu bakımdan Kuzey Irak’la yakınlaşmanın sağlanması ve bölgesel yönetimle sıkı ilişki kurulması, büyük önem taşıyor.
Bunu gerçekleştirecek en etkin araçlardan biri de ticarettir...