Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in geçen hafta Gürcistan'a yaptığı ziyaret, bu ülkenin durumu ve Türkiye'nin tutumu üzerinde daha dikkatli durmamız gerektiğini ortaya koydu.
Her ne kadar şu sırada gözler tamamen Afganistan'a dönmüş bulunuyorsa da, Kafkasya'daki gelişmeler ihmale gelmez. Bu bölgede istikrarın korunması, 11 Eylül dramını izleyen olayların seyri bakımından da büyük önem taşıyor.
* * *
ASLINDA Gürcistan "çok sorunlu" bir ülke. Ağır ekonomik ve sosyal problemlerinin (fukaralıktan yolsuzluklara kadar) yanı sıra, devlet yapısı da oldukça zayıf ve sancılı.
Gürcistan bağımsızlığa kavuştuktan 10 yıl sonra hala toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini sağlayabilmiş değil. Beş milyon nüfuslu ülkenin içinde en az üç bölge - Abhazya, Güney Osetya ve Acarya - merkezden kopmuş durumda. Fiilen bu üç bölge yarı - bağımsız sayılıyor.
Abhazya, sadece Tiflis için ciddi bir sorun olmakla kalmıyor, aynı zamanda bölge ve hatta dünya için de bir sürtüşme ve huzursuzluk kaynağı oluşturuyor.
* * *
GÜRCİSTAN'da öteden beri bir oyun oynanıyor. Başlıca oyuncu da Rusya.
Gürcistan'ın 1991'de bağımsızlığını elde etmesinden sonra Abhazya da kendi bağımsızlığı için baş kaldırınca Şevardnadze yönetiminden hoşlanmayan ve Kafkasya'daki etkinliğini sürdürmek isteyen Moskova, Gürcistan'a karşı Abhazyalıları destekledi. 1993'te Abhazya fiilen özgürlüğünü kazandıktan sonra da Ruslar bu bölgeyi kendi himayeleri altına aldılar. Tabii bu durum Gürcistan kadar Batı'nın (ve Türkiye'nin) hoşuna gitmedi. Şevardnadze'nin manevrası ile, Tiflis Batı'ya yaklaştı ve Rus etkinliğine karşı direndi.
Bu arada 11 Eylül'e denk gelen tarihlerde ilginç olaylar oldu: Bazı Gürcü güçler, Çeçen savaşçılar ile birlikte, Abhazya'nın Kodori Gorge bölgesinde saldırıya geçtiler. Buna Rus desteğindeki Abhazyalılar karşılık verdi. Çatışmadan sonra, ciddi bir gerginlik yaşandı.
Olayın garip yanı şu: Kendi ülkesinde Çeçen ayrılıkçılarına karşı toprak bütünlüğünü savunan Rusya, Gürcistan'da farklı bir ölçü kullanarak ayrılıkçı Abhazyalıları destekliyor... Aynı şekilde ayrılıkçılığa karşı çıkan Gürcistan, ayrılıkçı Çeçenleri Abhazya'ya karşı kullanıyor... Ve 10 yıl önce Abhazya'nın bağımsızlığı için çarpışan Çeçenler, şimdi aynı dini paylaştıkları Abhazya'daki bağımsızlık yanlılarına karşı savaşıyor...
* * *
NEYSE ki, 11 Eylül sonrası ABD ile Rusya arasındaki yakınlaşma havası içinde, son olayın büyümesi önlendi. Ama, mesele yerinde duruyor. Her ne kadar Ruslar Abhazya'daki bir askeri üsten çekildiler ise de, Gürcistan Moskova'ya hala kuşku ile bakıyor. Şevardnadze, Türk askerinin de içinde olacağı bir uluslararası Barış Gücü'nün bölgede konuşlanmasını istiyor. Cumhurbaşkanı Sezer, BM'nin böyle bir karar vermesi halinde Türkiye'nin gereken katkıyı yapabileceğini söyledi.
Ama Türkiye asıl önemli katkısını, Gürcistan ile Abhazya arasındaki uyuşmazlığın hallinde yapabilir. Gerçi bu başarılması çok zor bir misyon. Gene de Ankara'nın bu konuda inisiyatifini kullanması yerinde olur.
Türkiye'nin Gürcistan'la birçok alanda sıkı işbirliği olması kuşkusuz bir avantaj. Son zamanlarda iki ülke arasındaki ilişkiler stratejik boyutlar almaya başladı. Tiflis, güvenliği için giderek Ankara'ya bakıyor.
Ancak, Rusya'nın bölgedeki çıkarlarını ve etkinliğini de görmezlikten gelemeyiz. Gürcistan başta olmak üzere Güney Kafkasya, Rusya, ABD, Türkiye gibi başlıca oyuncuların çatıştığı değil, bölge meselelerinin halli için birlikte çalıştığı bir alan olmalıdır. O zaman bölge de, dünya da daha rahat eder...