Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kıbrıs gene kritik aşamada
Kıbrıs gene kritik aşamada

Türkiye'nin gündemindeki ivedi konular nedeni ile son günlerde ikinci plana düşen Kıbrıs sorununda önemli gelişmeler var.
KKTC Başkanı Rauf Denktaş, önümüzdeki ay Cenevre'de yapılması planlanan 6. tur dolaylı görüşmelere katılmama kararını aldı. KKTC Meclisi bu kararı onayladı...
BM Güvenlik Konseyi'nin uluslararası Barış Gücü'nün görev süresini uzatan son kararında KKTC'nin varlığının dikkate alınmaması Türk tarafının sert tepkisine yol açtı. KKTC yönetimi şimdi BM askerlerinin hareketlerini daha da kısacak önlemler almaya hazırlanıyor...
Kıbrıs'taki tek "karma" köy olan Pile'de Türklerle Rumlar arasındaki bazı sürtüşmeler, BM yetkililerini de işin içine çeken yeni bir gerginlik kaynağı oluyor...
* * *
DENKTAŞ'ın aracılı Kıbrıs görüşmelerine katılmama kararı, özellikle son 5. turda, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın "sözlü gözlemler" diye nitelenen fikirlerine bir tepkidir.
Annan'ın "belge olmayan belge"sinde (non - paper) yer alan bu fikirler, resmi bir öneri niteliğini taşımıyor. Ama Genel Sekreter'in bu müzakerelerde nasıl bir çözüme ulaşılmasını arzuladığını gösteriyor.
Denktaş bu fikirlere şiddetle karşı çıkıyor, bunun Kıbrıs Türklerini bir azınlık durumuna düşüreceğini, onun deyişi ile "birkaç yılda adayı tamamen Rumlaştıracağını" düşünüyor. Bu nedenle Denktaş "görüşme süreci iflas etmiştir" diyor ve kendisinin, KKTC'nin varlığı ve egemenliği peşinen tanınmadan artık masaya oturmayacağını söylüyor.
Gerçekten Annan'ın "belge olmayan belge"de sıraladığı fikirlerin çoğu, Türk tarafının görüşlerine ters düşüyor. Belli ki Genel Sekreter, müzakereleri daha önce Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararlara (ki Türklerin buna itirazı var) çekmek ve tarafları bu doğrultuda bir çözüme razı etme çabasında.
* * *
ÖNCEKİ gün Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve yardımcılarının İstanbul'da dış politika yazarları ile gerçekleştirdiği bir toplantıda, çeşitli dış politika konuları arasında Kıbrıs'taki son gelişmeler enine boyuna tartışıldı.
Bu konuşulanlardan çıkardığımız sonuçlar özetle şöyle:
* Ankara ile Lefkoşa arasında tam mutabakat var. Denktaş'ın son aldığı tavır, Türkiye'nin desteğine sahip.
* Ankara da Kofi Annan'ın görüşlerine karşı çıkıyor ve müzakerelerin bu esaslar üzerinde devam edemeyeceğini düşünüyor.
Türk diplomasisi de, bu görüşlerin Rum tarafının KKTC'nin varlığını ve egemenliğini tanımaya sevk etmesi şöyle dursun, aksine ona tüm adaya sahip çıkma ve hakim olma zeminini hazırlayacağından korkuyor.
* Türkiye sırf "çözüm bulundu" diyebilmek için dış güçlerin kabul ettireceği bir formüle "evet" demek niyetinde değil. Bir diplomatın deyişi ile, "kötü çözüm, çözüm olamaz". Eğer böyle bir yola girilirse, sonunda Türk tarafı zararlı çıkar.
* Türk yetkililer, Denktaş'ın kararının "müzakerelere son" anlamına gelmediğini, yeni bir süreç için kapının açık tutulduğunu ve bunun önümüzdeki ay bölgeye gelecek olan Annan'ın yardımcısı De Soto'ya bildirileceğini söylüyorlar. Ama görüşmelerin yeni esaslar üzerinde yapılması ve ilkelerin (özellikle egemenlik) önceden tespiti şart.
* * *
TÜRK tarafının argümanları ne kadar haklı ve sağlam olursa olsun, gerçek şudur ki, Ankara önümüzdeki günlerde BM'nin, ABD'nin, AB'nin ağır baskıları altına girecektir. Zaten bunun işaretleri verilmeye başlandı bile...
Türklerin "masadan kaçan taraf" görünümünü vermesi (ayrıca adada BM askerlerine engel çıkarması), sadece Rumlara değil, dünya kamuoyuna da "işte Denktaş da, Türkiye de çözüm istemiyor" dedirtecektir. Bunun sadece söylemden ibaret kalmaması ve Türkiye'nin dış ilişkilerini sarsacak davranışlara yol açması tehlikesi de vardır.
Kısacası, Kıbrıs'taki gelişmeler, yeniden kritik bir aşamaya giriyor...