Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Teröre savaşta devletin çeşitli birimleri arasında etkili bir koordinasyon sağlanması amacı ile böyle bir kurumun oluşturulması fikrini hafta içinde Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ortaya atmıştı. Aslında böyle bir "teşkilat" birçok Avrupa ülkesinde var. Ayrıca Londra'daki "7/7 saldırısı"ndan sonra Avrupa ülkeleri, gerek AB içinde, gerekse bireysel olarak, teröre karşı mücadele bağlamında, bir dizi güvenlik önlemleri almaya başladı. Dolayısıyla, "dış dünya"nın Türkiye'de terörle mücadele için Başbakanlığa bağlı bir birimin kurulmasına bir diyecekleri olamaz ve hele bunu bir "anti-demokratik yaklaşım" olarak değerlendirmesi beklenemez.Bunun Türkiye'nin "ağır bir terör tehdidi altında olduğu izlenimini verebileceği" tahminine gelince, tüm Avrupa'nın böyle bir tehditle karşılaştığı ve tedbirini aldığı bir sırada, böyle bir "izlenim"in doğmaması için, Türkiye olayı yok mu farz edecek, gereken hazırlığı yapmaktan mı çekinecek? Son günlerde maalesef sık sık cereyan eden terörist saldırılarını dış dünya sanki görmüyor mu?* * *DÜNKÜ yazımızda, İngiltere gibi demokrasinin beşiği sayılan bir ülkede, hükümetin terörle daha etkin mücadele bağlamında mevcut yasaya önemli değişiklikler getiren bir tasarıyı Avam Kamarası'na getirdiğini belirtmiştik. Bunun ilginç yanı, ilk bakışta bireysel hak ve özgürlükleri belirli ölçüde kısan bu yasal düzenlemenin, siyasilerden ve halktan geniş destek görmesidir.Terör "yaşlı kıta"yı vurunca, Avrupalılar "güvenlik faktörü"nün önemini daha iyi anlamaya başladılar. Önce İspanya'daki 11 Mart saldırısı, ardından Londra'daki olay, AB'yi dahi harekete geçirdi. Nitekim AB İçişleri bakanlarının geçen hafta aldığı kararlar arasında, sabit veya cep telefonlarının, elektronik postaların izlenmesi, kayıtlarının ilgililerce bir yıl saklanması, hayırsever kurumların hesaplarının kontrol altına alınması, vizeler için dijital parmak izi zorunluluğunun konması gibi tedbirler yer alıyor...* * *HALEN Almanya demokratik özgürlükler üzerindeki hassasiyetine rağmen, bir dizi önlem üzerinde çalışıyor. Önümüzdeki haftalardan itibaren Berlin'deki birçok metro istasyonunda kameralar girip çıkanları kaydedecek. Çeşitli kentlerde kamu binaları "video denetimi" altına alınacak. Ayrıca zanlıların "fişlenmesi" için çalışmalar yapılıyor...İtalya terörizmle mücadele çerçevesinde, gözaltı süresinin uzatılmasından avukatsız sorgulamaya, banka hesaplarının denetiminden telefonların dinlenmesine kadar bir dizi tedbir alıyor.İspanya aynı şekilde yeni kontroller getiriyor, güvenlik birimlerini yeniden teşkilatlandırıyor.Danimarka'dan Avusturya'ya kadar daha birçok ülke, benzer adımlar atıyor...O halde Türkiye'nin bu alanda tedbirini almasına kim ne diyebilir ki? Yeter ki, "güvenlik" ile "özgürlük" arasında "ince ayar" iyi tutturulsun, yani temelde demokratik haklar çiğnenmesin ve uygulamada da hatalar yapılmasın... skohen@milliyet.com.tr BAŞBAKAN Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in önceki günkü bir demecinde terörizme karşı daha etkili mücadele için Başbakanlığa bağlı bir kurumun oluşturulmasına karşı çıkarken, öne sürdüğü gerekçe şuydu: "Böyle bir teşkilatlanmaya gitmek, dış dünyada anti-demokratik bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir, Türkiye ağır bir terör tehdidi altında olduğu izlenimini verebilir"...