Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Avrupa Birliği Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış’ın “Kıbrıs” gazetesine verdiği demeçte KKTC’nin Türkiye’ye bağlanması opsiyonundan söz etmesi, Kıbrıs meselesiyle ilgili bazı temel noktaların açıklığa kavuşturulması gereğini ortaya koydu.
Geçen salı günkü yazımızda, Bakan’ın üç opsiyondan bahsettiğini ve halen müzakere edilmekte olan “birleşme” formülünün kendisi tarafından da en tercih edilen çözüm şekli olarak kabul edildiğini vurgulamıştık.
Ancak bunun gerçekleşmemesi halinde Türkiye’nin ilanihaye bekleyemeyeceğini ve başka seçeneklere başvuracağını belirtirken, Egemen Bağış’ın ikinci bir opsiyon olarak “ayrılmayı”, yani “iki devlet” formülünü sunduğunu, bir de üçüncü opsiyon olarak da Türkiye ile birleşmeyi, yani “ilhakı” düşündüğü belirtmiştik.
Beklendiği gibi, Bakan’ın ağzından çıkan üçüncü opsiyon sürprizi, geniş yankılar yarattı, özellikle KKTC’de sert tepkilere yol açtı.
* * *
Bizim tekrar bu konuya dönmemizin nedeni, bu vesile ile yapılan açıklamalarda bazı yanlış tespitlerin yer almasıdır.
Bağış, tepkilere karşılık verirken, Rumların da “Enosis”i savunduklarını hatırlatarak “Kıbrıs sorunu konusunda ilhak ve entegrasyon düşüncesini Rumların uzlaşmazlığına bir opsiyon olarak sundum... Rumlar Enosis konusunu bir opsiyon olarak bizim karşımıza çıkarıyorlarsa, biz de bunu bir alternatif olarak düşünebiliriz” diye konuştu.
Gerçek şu ki, Kıbrıs Rumları için Enosis hayali artık gerilerde kaldı. Halen Rumların bağımsızlıktan vazgeçip Yunanistan’a bağlanmak gibi bir düşünceleri ve niyetleri yok. Dolayısıyla Enonis’e karşı ilhak opsiyonundan söz etmek yersiz.
Rum tarafının çözüm olmadığı takdirde Yunanistan’a bağlanmak fikrinin herhangi bir Kıbrıs Rum Bakanı tarafından ortaya atılması halinde Türkiye’nin tepkisi ne olur?
* * *
Egemen Bağış “Kıbrıs” gazetesine demecinde ikinci opsiyondan, yani ayrılmadan söz ederken şunları söyledi: “İki liderin uzlaşacağı ‘birleşme’ formülü olabileceği gibi, iki liderin uzlaşarak ayrılması, yani ‘iki devlet’ şeklinde de olabilir.”
Tekrar edelim, Bağış “gönlünden geçenin” birleşme olduğunu vurguluyor ki, bu Türkiye’nin ve KKTC’nin şimdiye kadar izlediği politikanın öncelikli tercihi olmuştur.
Ancak Bakan “iki devlet” opsiyonuna değinirken “uzlaşarak ayrılmak”tan bahsediyor...
Yani bir nevi Çekoslovakya modeli gibi... Hatırlanacağı gibi, Çeklerle Slovaklar 1993’de masaya oturup ayrılmak konusunda anlaşmışlardı. Kıbrıs Rumlarının, KKTC’nin varlığını da kabul edecekleri “iki devlet” formülüne yanaşmaları ihtimali yoktur. Herhalde Bakan da böyle bir “uzlaşma” beklentisi içinde değildir...
* * *
Ancak birleşme konusunda anlaşmak için hiç ümit kalmazsa esas alternatifin KKTC’nin kendi yoluna devam etmesi ve varlığını pekiştirmesi olacağı artık biliniyor. Rumlar da bunun farkındalar.
O takdirde Türkiye, KKTC’nin egemen ve bağımsız bir devlet olarak varlığını dünyaya kabul ettirmeye çalışacaktır. Eminiz ki Egemen Bağış da bu politikanın destekçisidir.
Ancak kendisi üç seçenekten biri olarak ilk kez ilhaktan söz etmiş, böylece şimdiye kadar Türkiye’nin ve hele hele KKTC’nin gündeminde bulunmayan bir konuyu öne çıkarmıştır.
Geçen günkü yazımızda belirttiğimiz gibi, bunun kişisel bir görüş mü, yoksa hükümetin de üzerinde kafa yorduğu bir plan mı olduğunu kestirmek zor... Asıl bunun açıklık kazanması gerek...