Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Bir şey"den kasıt, eğer iki tarafın nihayet üzerinde uzlaşacağı bir "formül"ün ortaya çıkması ise, böyle bir sonuç beklemek zor doğrusu...BM yetkilileri kadar iki lider de bunun bilincinde olmalı ki, Paris randevusu öncesindeki demeçlerinde çok ihtiyatlı davranmaya, fazla umut yaratmamaya özen gösterdiler...***ÖYLE ise Kofi Annan Lefkoşada rutin toplantılar devam ederken, Denktaş ve Kleridesi neden Parise çağırmak gereğini duydu? Acaba onlara 8 aydır süren bu toplantılardaki tıkanıklığa son verecek bir "sihirli formül" veya plan mı sunacak?Hayır, iki lider de demeçlerinde Annanın kendilerine herhangi bir plan, hatta "non - paper" dedikleri yazılı olmayan bir somut öneri sunmayacağını belirttiler. Özellikle Denktaş, daha baştan Genel Sekreterin masaya herhangi bir plan veya öneri getirmesine kesinlikle karşı olduğunu söylemişti.Peki, Annan sadece Denktaş ile Kleridesi "dinlemek" için mi Parise davet etti? BMnin bir numaralı yetkilisinin muhakkak taraflara aktarmak istediği birtakım görüşleri ve tavsiyeleri vardır. Bunlar resmi bir plan veya taslak olarak sunulmasa da, bir "fikirler dizisi" olarak ortaya atılabilir.Herhalde Kofi Annanın yapacağı şey de bu. Ve gene büyük bir olasılıkla, Genel Sekreterin söyleyecekleri, son olarak İngiliz özel temsilcisi Lord David Hannay ve ABD özel temsilcisi Thomas Westonın taraflarla sık sık temaslarının ışığında ürettikleri çözüm taslağının doğrultusunda olacak...***KOFİ Annanın bu fikirleri ve telkinleri, Denktaş - Klerides görüşmelerindeki tıkanıklığı gideremez mi ve bir orta yol bulma şanslarını artıramaz mı?Genel Sekreter böyle bir şeyi geçen mayıs ayında Lefkoşaya gidip Klerides ve Denktaş ile yaptığı görüşmeler sırasında da denemiş, ama sonuç alamamıştı. Şimdi daha başarılı olmasını temenni etmek lazım; ama doğrusu çok zor.Zorluk, tıkanmanın iki tarafın da vazgeçemeyeceği temel pozisyonlarından kaynaklanıyor. Zaten bu yüzden şimdiye kadar iki tarafça da kabul edilebilir bir orta yol bulunamadı.Türk tarafının pozisyonu, bir ortaklık konseptine dayanıyor. Yani, yeni bir Kıbrıs kurulacak. Bunun iki kurucu unsuru - biri Türk, diğeri Rum - eşit egemenliğe sahip olacak. İki kurucu devlet bir ortaklık merkezinde toplanacak. Bir nevi Belçikada olduğu gibi...Rum tarafının pozisyonu ise, Kıbrısta mevcut üniter yapısı içinde bazı değişiklikler yapılması ve iki bölgeye geniş özerkliğin verilmesidir. Rumlar "iki kurucu devletin egemenliği" kavramına karşı çıkıyor. Bu da Türk tarafınca, Rumların tüm ada üzerindeki hâkimiyetlerini sürdürmek istedikleri şeklinde değerlendiriliyor.***KOFİ Annanın bir orta yol bulmak için ne gibi fikirler sunacağını ve bunların iki tarafça da kabule şayan sayılıp sayılmayacağını çok merak ediyoruz.ABnin aralık ayında Kıbrısın üyeliği için karar vereceği dikkate alındığında, bir de "zaman faktörü" ortaya çıkıyor. Herkes, (AB, ABD, BM) "hızlı çözüm" için şimdi devrede.Kofi Annanın giriştiği egzersizi de bu çerçevede görmek gerek. Ama belirttiğimiz gibi bu kez de misyonu - imkânsız olmasa bile - çok zor... skohen@milliyet.com.tr BM Genel Sekreteri Kofi Annanın Rauf Denktaş ve Glafkos Klerides ile bugün Pariste önce ayrı ayrı, sonra bir arada yapacağı görüşmelerden bir şey çıkabilir mi?