Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


NATO'nun Yugoslavya'ya karşı askeri müdahalesi,kafaları karıştıran bir dizi soruya yol açıyor. NATO'yu ilk kez bağımsız bir ülkeye saldırmaya iten esas sebep nedir? Bu operasyon sınırlı kalır mı, yoksa daha geniş bir savaşa dönüşür mü? Rusya'nın buna muhalefeti nereye kadar gidebilir? Bu hava saldırıları Miloşeviç'i dize getirmeye yeter mi? Sırplar bunun acısını Kosovalı Arnavutlardan daha kötü biçimde çıkarmaya kalkışırsa ne olur?..
Önce, NATO'nun ve onun başını çeken ABD'nin, sonunda Yugoslavya'yı neden vurmaya karar verdiğine bakalım. Genel Sekreter Solana'dan Başkan Clinton'a kadar, yetkili ağızların başlıca gerekçesi "insanlık felaketinin önlenmesi" şeklinde ifade ediliyor. Buna, Miloşeviç'in baskılarına son vermekten Yugoslavya ordusunun saldırı gücünü kurmaya kadar, başka nedenler de öne sürülüyor.
Müdahale kararında bütün bu faktörlerin payı var kuşkusuz. Ama o kadar açık söylenmeyen, esas bir neden var: O da, NATO'nun "kağıttan kaplan" olmadığını göstermek, yani Batı'nın, laf dinlemeyen, meydan okuyan bir diktatöre haddini bildirmek gücüne sahip olduğunu kanıtlamak...
Diğer bir deyişle, ABD ve NATO için, Miloşeviç'i yola getirmek, bir onur ve itibar meselesi oldu. Batı'nın güvenirliği ve etkinliği buna bağlandı.
* * *
KOSOVA'daki insanlık faciası, Clinton yönetimini ve Avrupa hükümetlerini harekete geçmeye zorladı, ama bu ülkelerde kamuoyunda ve aydın çevrelerde "bu gerçekten zorunlu mu idi?" veya "NATO'nun tek yanlı müdahalesi hukuki mi" gibi sorular tartışılıyor.
Clinton, Amerikalıları kararın doğruluğu konusunda ikna etmek için, TV'de yayımlanan konuşmasında, Kosova'nın nerede olduğunu, harita üzerinde göstermek zorunda kaldı!.. ABD Kongresi'nin önemli kesimi, ülkenin Kosova'da ne gibi bir çıkarı olduğunu soruyor ve Amerikalıların bu işe bulaşmaması gerektiğini, bunun "Avrupalıların sorunu" olduğunu öne sürüyor...
İşin hukuki yanına gelince, bu askeri harekat (daha önce Bosna ve Irak'takilerin aksine) Birleşmiş Milletler'in herhangi bir kararına dayanmıyor. Bazı Batılı liderler bunu "insancıl zorunluluk" adını verdikleri bir gerekçeye dayamak istiyorlar. Ne var ki, bu düşünce geçerli sayılırsa, bunun ileride arzu edilmeyen başka müdahaleler için de bir neden olarak gösterilmesi tehlikesi vardır...
* * *
RUSYA, NATO'nun müdahalesine karşı çıkarken, bunun BM'ye başvurulmadan yapıldığından yakınıyor. Gerçekte Moskova'nın böyle bir tavır almasının esas nedenleri de başka. Rusya, daima desteklediği (Ortodoks ve Slav kökenli) Sırplara karşı ABD'nin (ve NATO'nun) saldırıya geçmesini, kendisine karşı bir meydan okuma olarak görüyor, kendi onurunun ve gururunun çiğnendiğini hissediyor. Bir de tabii, Moskova Balkanlar'ın tamamını Batı'nın (ve ABD'nin) inisiyatif ve etkinlik alanı haline gelmesini bir türlü sindiremiyor...
Nihayet gelelim bu harekatın ne sonuç vereceği sorusuna: Birçok Batılı stratejistler dahi, bunun Miloşeviç'i dize getirmeye yeteceğinden emin değil.
1992 - 95'te Bosna barış görüşmelerini AB adına yürüten David Owen'e göre, "yarım savaş" ile bir yere varılamaz. Sınırlı hava harekatı, yarım savaş sayılır. Bosna'da kara harekatı gerçekleşmese idi, sonuç alınamazdı...
Ne var ki, Kosova için bir kara harekatı düşünülmüyor. Bu ABD'nin de gündeminde değil. Kimse şu anda bu müdahaleyi "tam savaş"a dönüştürmeye niyetli görünmüyor. Bu da başka bir gerçek...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr