Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye’nin, AB ile müzakereler için bir tarih almayı ümit ettiği Kopenhag zirvesine üç buçuk ay kaldı. Karara yön verecek olan İlerleme Raporu’nun yayımlanmasına da, sadece iki ay...
Türkiye’nin arzuladığı sonucu alabilmek için bu hızla kısalan süreyi - devletçe ve milletçe - çok iyi kullanması gerekiyor.
Büyük Millet Meclisi’nin son reform paketi ile attığı büyük adımdan üç hafta sonra, Türk diplomasisinin şimdi harekete geçtiği görülüyor. Hükümet adına AB ülkelerinin liderlerine mektuplar yazılıyor. Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’ın son olarak AB dönem başkanı Danimarka’yı ziyaretinin ardından, Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel de Brüksel’e gitmeye hazırlanıyor.
Kuşkusuz hükümetin AB’yi ikna etmek için yapabileceği (veya yapması gereken) başka şeyler de var. Ne var ki "seçim sathı maili"ne girildiği bir dönemde, siyasetçilerin dikkatlerini ve çabalarını dış temaslar üzerinde yoğunlaştırması da pek beklenemez.
Ama bu işlevi "devlet dışı güçler"in, yani sivil toplumun geniş ölçüde yerine getirmesi mümkün. Zaten Batı’da tanıtım ve ikna kampanyaları - diğer bir deyişle lobi faaliyeti - daha çok özel kuruluşlar tarafından yürütülür. Türkiye’nin de oyunu aynı kurallara göre oynamaması için sebep yok...
***
ÖNCEKİ gün Dışişleri Bakanlığı bu yönde önemli bir girişimde bulundu: AB nezdinde yoğun bir lobi faaliyetinin başlatılması amacı ile, belli başlı sivil toplum kuruluşları ve ayrıca basın mensuplarını topladı.
Biz "gayri resmi" tanıtım ve ikna kampanyalarının, bazen resmi kanallardan yapılan girişimlerden daha da etkili ve yararlı olduğuna inananlardanız. Birkaç yıl önce biz ufak bir medya grubu olarak Batı Avrupa ve ABD’de (tabii tamamen bağımsız biçimde) böyle bir faaliyette bulunduk, o ülkelerin önde gelen yazarları ve gazete yöneticileri ile konuştuk, Türkiye’nin görüşlerini, beklentilerini anlattık. Ve gerçekten şaşırtıcı iyi sonuçlar da aldık...
Şimdi de böyle bir "misyon"u gönüllü olarak seve seve yapacak birçok meslektaşımız var. Bu tür temaslar dışarıda olduğu gibi, bazı önemli gazetecilerin Türkiye’ye davet edilmesi suretiyle, burada da yürütülebilir. Aynı şekilde, önceki günkü toplantıda temsil edilen TÜSİAD ve TESEV’den sendika ve meslek kuruluşlarına kadar çeşitli sivil toplum örgütlerinin, bu konuda dış temaslarla, seminer ve konferanslarla, özel yayınlarla çok etkin bir lobi faaliyeti gerçekleştirmeleri mümkündür.
***
YUKARIDA belirttiğimiz gibi, Kopenhag zirvesine (ve hele İlerleme Raporu’na) çok kısa bir zaman kaldığına göre, bu işe soyunacak sivil toplum organlarının derhal kollarını sıvaması, ne yapacaklarını, bunu nasıl gerçekleştireceklerini planlayıp harekete geçmesi gerekiyor.
Yalnız şu önemli noktayı da unutmamalı: Bu lobi faaliyetinin sağlıklı bilgilere, gerçeklere ve inandırıcı argümanlara dayanması şart. "Karşı taraftaki" düşünce liderlerinin, karar organlarının veya onları etkileyen çevrelerin, "resmiyet kokmayan" görüşlere itibar etmesi, güven duyması ancak bu şekilde mümkündür.
AB konusunda sivil toplum çevrelerinin bu yönde kullanabileceği güçlü argümanlar var. Geriye tek bir şey kalıyor: Hemen harekete geçmek...