Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hükümet ortağı olma şansı yüksek olan MHP'nin dış politika konusundaki görüşleri, kapsamlı bir şekilde en son "1999 Seçim Beyannamesi"nde yer aldı.
MHP'nin dünyaya ve Türkiye'nin dış ilişkilerine nasıl baktığı ve iktidara geldiğinde neler yapmak isteyeceği konusunun merak edildiği şu günlerde, Seçim Beyannamesi'nin dış politikaya ayrılan 6 sayfalık bölümünü dikkatle okumakta yarar var.
Bu bölümün ilk paragrafları, MHP'nin dış politika felsefesini dile getiriyor ve şu iki önemli tespiti yapıyor: Birincisi, Türkiye'nin "etkin bir dış politika yaklaşımı ile LİDER ÜLKE (belgede bu, büyük harfle yazılmıştır) olması gerektiğidir. Bu, MHP'nin bir "vizyonu" olarak kaydediliyor. İkinci husus, bu çerçevede hedefleri beliriyor ve aynen şöyle diyor: "MHP, Türk dış politikasının, sadece üslup ve anlayış açısından değil, stratejik hedeflerin tespiti açısından da gözden geçirilerek yeniden yapılandırılmasını zorunlu görmektedir."
Bu ifadeler, MHP'nin Türk dış politikasında bazı köklü değişiklikler yapılmasını istediğinin işaretidir...
* * *
MHP'nin öngördüğü yeni hedefler de bildirgede tek tek açıklanıyor. Bunların başında "Türk dünyası ve İslam aleminde model bir ülke olması", doğu - batı ve kuzey - güney ekseninde "pasif bir köprüden ziyade aktif bir kapı" oluşturması, Dışişleri Bakanlığı'nın "milli menfaatlerimizin gereği olan her şeyle milletlerarası planda ilgilenmesinin sağlanması" gibi hususlar yer alıyor.
MHP bu amaçla "dış politika mekanizmalarının" kurulmasını öngörüyor. Hedeflerden biri şöyle ifade ediliyor: "Bazı ülkelerle daha geniş ve sıcak kültürel, siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler geliştirerek Türkiye etrafında bir paktlar kuşağı oluşturmak..."
Bu "paktlar" konusu da, daha alt tarafta işleniyor ve Kafkasya, Ortadoğu, Balkanlar için "Dostluk ve İşbirliği" anlaşmaları ve - Türkiye, Ürdün, İsrail, Mısır ve Filistin arasında oluşturulacak - bir "Doğu Akdeniz Birliği" öngörülüyor. Bu arada "Avrasya Projesi" çerçevesinde, bir "Türk Dünyası Ortak Pazarı"nın ve Ankara'da bir "Türk Dünyası Bakanlığı"nın kurulması isteniyor...
Bildirgede Türk cumhuriyetleri ile ilişkilere ayrılan geniş yer, MHP'nin Türk dünyasına geleneksel olarak verdiği önemi ve önceliği açıkça ortaya koyuyor.
* * *
GELELİM iki güncel ve spesifik konuya. Kıbrıs konusunda şöyle deniyor: "KKTC'nin varoluşu, Türkiye açısından hayati ve stratejik önem taşıyor. Dolayısı ile Türkiye Kıbrıs Türk halkına her türlü desteği vermekle mükelleftir. Kıbrıs'ın bir Yunan adası haline dönüştürülmesine de hiçbir şekilde izin verilmeyecektir."
Seçim kampanyası sırasında katıldığımız bir TV açıkoturumunda MHP sözcüsünün ifadesi daha açıktı: Kıbrıs'ta artık geri adım atılmaz. KKTC yaşatılacaktır. Konfederasyon da çözüm şekli değildir. KKTC - Türkiye bütünleşmesi hızlandırılacaktır. Ama bu ilhak noktasına getirilmeyecektir...
AB konusundaki görüş de şöyle açıklanıyor: "AB'ye tam üyelik maceramız ülkemiz açısından maliyeti yüksek, uzun ve sancılı bir süreci ifade etmektedir... Türkiye'ye birçok şart dayatan, ikili anlaşmaları yok sayan, kısacası hiç dostane olmayan yaklaşım ve kararlar, gelinen noktanın ciddi bir şekilde gözden geçirilmesini zorunlu kılmaktadır."
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin AB ile ilişkilerin gözden geçirilmesi gerektiğini savunan dünkü demeci de bu tutumu daha açık ifadelerle teyid ediyor...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr