Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Bu sorular Pakistan içinde ve dışında daha çok tartışılacak. Ama artık olan oldu. Şimdi bu olaya eğilmenin en iyi yolu, bu noktaya nasıl gelindiğini araştırıp bundan gereken sonuçları çıkarmak ve bundan sonra neler olabileceğini kestirmeye çalışmaktır.Dış dünya Pakistan'da olup bitenleri, Lal Camii'ndeki kanlı olaylar vesilesiyle, yeni öğreniyor. Oysa bunun uzun bir "evveliyatı" var. Diğer bir deyişle, bu büyük camide Taliban veya Bin Ladin sempatizanı militanların ve öğrencilerin örgütlenmesi ve birtakım eylemlerde bulunması, bu türden ilk olay değil. Pakistan güvenlik güçlerinin günlerce direnen radikal İslamcı grubu dize getirmek için İslamabad'daki Lal Mescidi'ne karşı kanlı operasyona girişmesi şart mıydı? Camide direnişçilerin başındaki Abdülreşid Gazi ile müzakerelere devam edilerek bu dram önlenemez miydi?.. Veya bunun aksini ele alırsak, tahmin edildiğinden uzun süren ve çok daha kanlı geçen bu operasyon acaba iyi mi yürütülemedi?.. Evet, Lal Mescidi son zamanlarda camiinin imamı Mevlana Abdülaziz ve kardeşi Abdülreşid Gazi'nin önderliğinde, radikal İslamcı bir grubun merkezi haline gelmişti. İslam devrimini gerçekleştirerek ve Pakistan'da şeriat rejimini kurmak isteyen bu militanlar, son zamanlarda sokaklara dökülüp (bazı kadınları kaçırmak gibi) birtakım eylemler de düzenlediler.Şimdiye kadar dinci kesimi "idare etmeye" ve hassas dengeleri sarsmamaya özen gösteren Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref, bu durum karşısında (ve toplumun diğer kesimlerinden gelen baskılar sonucunda) Lal Camii'ndeki militanlara karşı harekete geçmeye karar verdi...Bu son olay kadar heyecan uyandırıcı ve dramatik olmasa da, bundan önce de Pakistan'da dinci militanların benzer -ama daha ufak çapta- eylemleri ve direnişleri olmuştu.Olup bitenlerin içyüzünü daha iyi anlamak için bütün bu eylemlerin daha gerisine, hatta 1980'lere dönmek gerek. O tarihlerde Afganistan Sovyet işgali altında idi ve o zamanki Pakistan askeri yönetimi ve gizli servisi -CIA ile sıkı işbirliği içinde- Sovyetler'e karşı İslamcı militanları silahlandırıyor ve eğitiyordu. Komünizme karşı İslam'ı "panzehir" olarak gösteren bu güçler, o dönemde Pakistan'da peş peşe kurulan medreseleri bu amaçla kullanmakta sakınca görmüyordu. "Panzehir" derken... Sovyetler yenilip Afganistan'dan çekildikten sonra, bu köktendinci militanlar, Pakistan'ın önde gelen gazetelerinden "Dawn"un deyimiyle birer "Frankeştayn" (yani canavar) kesildiler"! Radikaller özellikle Afgan sınırı yakınlarındaki bölgelerde ayrı bir güç oluşturdular ve merkezi hükümeti kendilerine bir nevi özerklik vermeye zorladılar. Zamanla bu unsurlar ülkenin başka bölgelerinde de bir varlık göstermeye başladılar.General Müşerref, 1999'da askeri darbe ile iktidara geldiğinde, işte böyle bir mirası devralmıştı. Başta göz yumduğu radikal faaliyetlerin ülkenin geleceği için bir tehlike olmaya başladığını o da sonunda anladı.Şimdi -hele Lal Camii'ndeki olaydan sonra- bu tehlike daha ciddi boyutlar almış bulunuyor. Askeri operasyon başarıya ulaşmış sayılsa da, bu hareket burada noktalanmıyor.Militanların bunun öcünü almak için daha geniş çaplı eylemler yapması, hatta suikastlar düzenlemesi muhtemel. Gerçi onların bu yoldan iktidarı ele geçirip şeriatı getirmeleri mümkün görünmeyebilir. Ama Müşerref'in de demokratik sistem içinde ülkedeki kutuplaşmaya son vermesi ve istikrarı sağlaması, şimdi daha da zor görünüyor. skohen@milliyet.com.tr "Canavar" kesildiler!