Bugünlerde ne tarafa dönsek, aleyhimizde birtakım davranışlarla karşılaşıyoruz.AB ile Katılım Ortaklığı'nın eşiğine gelmişken, peş peşe olumsuz kararlar ve engeller ortaya çıkıyor. Üyelik yolunu açacak olan belgeye (KOB), Kıbrıs'la ve Ege sorunu ile ilgili koşullar konuyor... Tam bu sırada Avrupa Parlamentosu Ermeni soykırımı iddiasını tescil etmeye yönelik bir karar alıyor. Fransız Senatosu'nun ardından İtalyan Meclisi de bu yönde bir tavır alıyor... ABD Temsilciler Meclisi'nde 8 helikopterin Türkiye'ye satışı Kıbrıs'la ilintili olarak askıya alınıyor... Çeşitli Avrupa çevreleri değişik şekillerde Kürt sorununu gündeme getirmeye ve Türkiye'yi baskı altında tutmaya çalışıyor...
Birdenbire ne oldu? Türkiye neden şu sırada değişik çevrelerin suçlama, engelleme ve dayatma kampanyasına hedef oluyor?* * *
TÜRKİYE Soğuk Savaş döneminde Batı'nın adeta göz bebeği idi. NATO'da özel bir yeri vardı. ABD tam desteğini verirken, Avrupa da Türkiye'nin dertlerine anlayış gösteriyordu.
O dönemin sonlarından itibaren, hava değişmeye başladı. Uluslararası konjonktürdeki değişiklik, Türkiye aleyhtarı birtakım unsurların ortaya çıkmasına yol açtı.Daha açık bir deyişle, Yunanlıların, Kıbrıs Rumlarının, Ermenilerin, Kürtlerin, insan hakları aktivistlerinin başını çektiği bu unsurlar fırsat kollayıp yeni ortamdan yararlanmaya başlarlar. Zaman zaman bu lobiler ve destekçileri, çeşitli platformlarda istedikleri yönde kararlar çıkartmayı denediler ve bazen bunda başarılı da oldular.
* * *
ANKARA'nın AB ile bütünleşme politikası Türkiye'den birtakım istekleri veya beklentileri olan çevrelere bu kampanyalarını yürütmeleri için bir fırsat oluşturdu. İşte Yunanlıların AB Katılım Ortaklığı Belgesi'ni kendi tarafına yontmak için çevirdiği son manevra... İşte Ermeni militanlarının ve destekçilerinin Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporuna soykırım iddiasını sokmaktaki son performansı...
Tabii Türkiye'nin AB ile bütünleşme çabası olmasaydı, bu kampanyalara hedef olmayacaktı demek mümkün değil.
Gene de bu suçlamalar, eleştiriler ve engellemeler, bireysel olarak devletler düzeyinde yapılacaktı. Tıpkı son günlerde ABD Kongresi'nde veya çeşitli Avrupa parlamentolarında yapıldığı gibi. Yani bu şekilde de Ankara ile bu ülkeler arasına kara kedi girecekti...
* * *
BUGÜN karşılaşılan durumun başlıca sorumluları kuşkusuz, ortamı kendi lehlerine kullanarak Türkiye'ye karşı kampanya açanlar ve buna - isteyerek veya istemeyerek - çanak tutanlardır.Ancak bu noktaya gelinmesinde, Türkiye'nin yıllardan beri görülen bu trend'e gereken dikkati ve ciddiyeti göstermemesinin, anlaşmazlıkları yeni bir yaklaşımla ele almamasının ve yapılabilecekleri zamanında gerçekleştirmemiş olmasının da payı olduğunu kabul etmek lazım.
Şimdi Türkiye'nin dört bir yandan sıkıştırılmasına kızmamak ve tepki göstermemek mümkün değil.
Bununla beraber, Türkiye herkesi düşman saymadan ve böyle bir komplekse kapılmadan, bu kampanya ile mücadele etmenin akılcı yollarını bulmalıdır.Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr