Yorum Bu yazılanların biz de analizini yapmadan önce, şu sevindirici tespiti yapalım: Hangi ülkeden, hangi siyasi eğilimden olurlarsa olsunlar, tüm yabancı yorumcuların vurguladığı şey bu seçimlerin Türkiye'de gerçekten demokrasinin işlediği ve olgunlaştığıdır.Batı medyasında bu husus övgüyle belirtilirken, Arap ve bölge basınında adeta gıptayla dile getiriliyor. Birinciler olayı başkalarına "örnek", ikinciler ise kendileri için "bir ilham kaynağı" olarak gösteriyorlar. GÜNLERDİR dünya basını Türkiye'deki seçimlerin sonucu üzerinde analizler, yorumlar yayımlıyorlar. Yabancı medyanın Türkiye'deki seçim sonuçlarını nasıl değerlendirdiğine gelince; ister Batı'da, ister dünyanın başka bölgelerinde olsun, basın daha baştan seçim kampanyasını izlerken, bir noktaya adeta kafayı takmıştı: Bu seçimler din ile laiklik, İslam ile demokrasi ekseni etrafında yapılıyordu... Mücadele de, iktidardaki "İslamcı" parti ile, "Kemalist" laikler arasında cereyan ediyordu... Bu, cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ortaya çıkan (ve bir yandan orduyu ve muhalefeti, diğer yandan AKP'yi karşı karşıya getiren) sürtüşmenin devamı idi...Olaya baştan bu açıdan bakanlar, sonucu aynı mantıkla değerlendirdiler ve birçok gazetenin ilk sayfasındaki başlıklara yansıyan şu yargıya vardılar: Türk seçimlerinde İslamcıların veya ılımlı İslamın zaferi... Laiklerin veya Kemalizmin başarısızlığı...Batı'da kamuoyunda İslam ile ilgili önyargılar ve kaygılar dikkate alındığında, Türkiye'deki seçimlerin sırf İslam-laiklik ekseni etrafında cereyan ettiğinin öne sürülmesi, hele sandıktan çıkan sonucun "İslamın zaferi, laikliğin yenilgisi" şeklinde gösterilmesi, yanıltıcı oluyor.Bu seçim kampanyasında (ve özellikle cumhurbaşkanlığı krizi sırasında) bir laiklik-din tartışmasının veya sürtüşmesinin ortaya çıktığı doğru. Bu bakımdan din etkeni bu seçimlerde hiç rol oynamadı denemez.Ama seçimlerdeki tek (ve hatta en önemli) faktör bu değildi. AKP'ye oy verenlerin hepsi (hatta çoğunluğu) "dinci" sayılmaz.Bu seçimlerde oyları belirleyen başlıca faktörler, "ideolojik"ten çok, "pratik" ekonomik ve sosyal nedenlerdi. "Milliyet"te dün yayımlanan araştırmadaki 10 sebepten sadece birinin dinle bir şekilde ilgili olması, bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor... Din etkeni Aynı şey, gene dış basında şimdi sıkça tekrarlanan bir başka hatalı değerlendirme için de söylenebilir.Yabancı yorumcuların bir kısmı, seçim sonucunu asker-sivil ilişkisine bağlıyor ve askerin bu olaydan yenik çıktığını öne sürüyor.Asker-sivil ilintisi, cumhurbaşkanlığı krizi sırasında, ("e-muhtıra" olayıyla) ortaya çıktı. Bu seçim kampanyasında da el altından istismar edildi. Ama sandıktan çıkan sonucu, sırf "askere cevap" olarak göstermek de doğru değil. "Milliyet"in sözünü ettiğimiz araştırmasındaki 10 sebepten sadece bir tanesi bu faktörle ilgili. "A&G Araştırma Şirketi" Başkanı Adil Gür'ün de belirttiği gibi, muhtıra AKP'nin kazanmasında önemli bir etken değil...Kısacası, Türkiye'deki seçim sonuçlarına ağırlıklı olarak din-laiklik, asker-sivil açısından bakanlar yargılarında yanılıyorlar. Türk siyasetindeki gerçekler yüzeysel bir bakışla anlaşılacak kadar basit değil... skohen@milliyet.com.tr Asker faktörü